başörtüsü

islam dinine inanan insanlar, bunun farz olduğunu bilirler ve fakat farz olduğu halde yapmamak da insanın kendisi ile ilgili bir durumdur. başörtüsü takan iyi/namuslu takmayan kötü/namussuz değildir. takanın namussuz olabilmesi gibi bir durum söz konusu iken, takmayının da namuslu olması mümkündür. kaldı ki namus yargısı topluma göre değil, vicdanı kurallara göre belirlenir. bir giysi olarak görülmeli, takan insanlar diğer insanlardan ayrı bir sınıfta ele alınmamalıdır. şort giyen insanlar şöyle şöyledir diye bir genellemede bulunmak nasıl mümkün değil ise, başörtüsü takan insan şöyle şöyledir de denemez. başörtüsü kadından hak ve özgürlüğünü almaz, bu tanı da tamamen yanlıştır. meta olarak kullanılmak istemeyen kadınlar örtünmeyi tercih edebilir, kaldı ki kadın örtünmemeyi de tercih edebilir; bu iki durum da kimseyi ilgilendirmez. durumdan farklı olarak örtünmüş olan kadın kalan şeylerden taviz vermiş sayılmaz. özet; herkesin başörtüsüne kimse karışamaz.

(bkz: bu olayı çok garıştırdılar) herkes inancını istediği gibi yaşayabilir. başörtüsü iyi insan ya da kötü insan diye ayırmaz kimseyi. konu insan olabilmekte. başörtüsü takınca öteki tarafta kendisine torpil yapılacaģını sanmasın kimse. günümüzün en büyük sorunu dini kullanmak ve ona alet olmak. her allah diyenin peşinde kul olmak.. sen yalan söyle, iftira at, kula kulluk et, nefret saç, kul hakkına gir sonra başörtüsü allah başörtüsü... hiç adil geliyor mu kulağa?

alıntı başörtüsü ile ilgili nefis bir yazı! başını örtenler: eğer inanmadan örtünüyorsanız, başörtüsünü çıkarınız. eğer siyasi simge olarak örtüyorsanız, çıkarınız. eğer mahalle baskısı ile örtüyorsanız çıkarınız. eğer babanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız. eğer kocanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız. eğer ağabeyinizin baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız. eğer yaşadığınız ortamda prim yaptığı için örtüyorsanız, başörtünüzü çıkarınız. eğer gelenek olduğu için örtüyorsanız, çıkarınız. eğer sizi güzelleştirdiği için başınızı örtüyorsanız, çıkarınız. eğer allah için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz. eğer inandığınız için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz. eğer dini gereklilik için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz devam ediniz. ancak artık özgür olmadığınızı unutmayın. başörtüsü ile sakız çiğneyerek dolaşamazsınız. karşı cinsle sarmaş dolaş olamazsınız. artık temsil ettiğiniz bazı değerlerin var olduğunu unutmayınız. eğer inandığınız için örtünüyorsanız içini doldurunuz. dürüstlüğünüz, çalışkanlığınız, hoşgörünüzle örnek olurken; ahlakî anlayışınız, oturup kalkışınızda da daha dikkatli olmalısınız. çünkü başörtüsü sizin için hem bir hak hem bir değerdir. haktır; çünkü sonradan çıkarılmış bir kavram değildir. 1400 yıllık bir geçmişi vardır. o halde örtündüğünüz gibi yaşayın. yaşadığınız gibi örtünün. karşı çıkanlar: başörtüsüne size ölümü hatırlattığı için karşıysanız, vazgeçiniz. ölüm vardır ve gerçektir. başörtüsüne din karşıtlığınız sebebiyle muhalifseniz, vazgeçiniz. dinin teselli etme ve hayata anlam katma gücünü yok edemezsiniz. başörtüsüne korktuğunuz için karşıysanız, korkunuzu analiz ediniz. korkunuz dini bir veriden kaynaklanıyorsa, o veriyi tartışınız. korkunuz dinin yanlış yorumlarından kaynaklanıyorsa, doğru yorum bulmak ya da oluşturmak için mücadele ediniz. korkunuz küçük kentler ve anadolu’daki mahalle baskısı ile insanlarla diyologa giriniz. birlikte yaşama bilincini oluşturmak gibi bir misyon üstleniniz. yasağı yasakla gidermek çözüm olamaz. korkunuz iran gibi olmaktan kaynaklanıyorsa, başörtüsüne karşı çıkmak yerine radikalliğe karşı çıkınız. korkunuz atatürkçülüğün tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa hangi atatürk’ü savunduğunuzu sorgulayınız. korkunuz cumhuriyetin tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa “tek parti cumhuriyeti”ni mi, “çok partili cumhuriyeti” mi savunduğunuzu sorgulayınız. korkunuzun sebebi özgürlüklerin kaybolması ise, ise herkese özgür yaşayacağı ortam sağlayacak çözümler üretiniz. korkunuz laikliğin tehlikede olmasından ileri geliyorsa, laiklikle din karşıtlığını karıştırıp karıştırmadığınızı sorgulayınız. korkunuz sahip olduklarınızı yitirmekse, elde ettiğiniz varlıklara “düşünceye karşı düşünce” yöntemiyle mi mücadele ediyorsunuz, bunu sorgulayınız. başörtülü birini gördüğünüzde size ‘dinsiz’ denildiğini hissediyorsanız, vazgeçiniz. çünkü bu sizin algınız olabilir. niyet okuyarak hükme varmak, insanı realite körlüğüne götürür. başörtülü bir kadını gördüğünüzde, ‘dinde böyle bir uygulama yok’ diye düşünüyorsanız, bırakınız onu konunun uzmanları söylesin. bilimsel cahillik yapmayınız. başörtüsünü ‘gericilik’ olarak değerlendiriyorsanız, asıl gericiliğin öğrenme hakkını engelleme olduğunu görünüz. gericilikle mücadele cehaletle mücadeledir; dinle mücadele değildir. başörtülüleri ‘kendilerini kısıtlayan insanlar’ olarak görüyorsanız, inandığı değerler için zevklerinden vazgeçenlere saygı duyunuz. başörtülüler size ‘usame bin ladin’i hatırlatıyorsa, zihin haritanızı değiştiriniz. radikal din anlayışının, islam dininin ilk doğuşunda üç halifeyi öldürdüğünü unutmayınız. başörtüsünü görünce ‘dinî faşizm’den korkuyorsanız, hitler’den hareketle ‘bütün almanlar faşisttir’ deme adaletsizliğini yapmayınız. başörtülüler, size ‘tehdit altında olduğunuz’ izlenimini veriyorlarsa, kendinize konuyu kişiselleştirip kişiselleştirmediğinizi sorunuz. başörtülülerle konuşmayı deneyiniz. önyargıları, diyaloglar aydınlatır. bir insanın başının zorla kapatılmasından yana iseniz, ceberutsunuz. islam tarihinde selefi, harici radikalizm yorumu bunu öngörmüştür. bir insanın başını zorla açtırıyorsanız yine ceberutsunuz. bu durum, din karşıtlığını dogma haline getirdiğinizin ispatıdır: kendinizle yüzleşiniz. belki de ‘modern tiran’lığı savunuyorsunuz. güç kullanarak kendi dogmalarınızı kabul ettirmek istiyorsanız, siz ortaçağ’a aitsiniz. dinî görünümlü ya da modern görünümlü olmanız fark etmez. siyasî talebi olmayan bir genç kızın inançlarının gereğine göre yaşamasına karşı çıkıyorsanız, laikliğe de karşı çıkıyorsunuz demektir. siyasî talebi olmayan bir ailelerin çocuklarına dinin öngördüğü ahlakî normları öğretmeyi, din dersi vermelerini laikliğe aykırı görüyorsanız; bu davranış bilimsel, çağdaş, ilerleme ve aydınlanmaya uygun değildir. alternatif üretiniz. siyasî talebi olmayan ama dinini yaşamak isteyen doktora, mühendise, subaya karışmayınız. aydınlanmanın descartes döneminde takılıp kalmışsınız demektir. allah’a hesap verme duygusu yaşayan bir subay ya da doktor ülke için şanstır. siyasî talebi olmayan ama dinin teselli gücünü, yaşama anlam katma özelliğini ve ölümden sonraki hayatı öngörme fikrini bilimle birleştirenlere karşıysanız, bilimsel gelişmeye ve düşüncenin ilerlemesine de karşısınız demektir. başörtüsüne ‘bazı siyasîler sahip çıkıyor’ diye karşıysanız, demokratlığınızı sorgulayınız. ‘başörtüsü istismar ediliyor’ diye düşünerek muhalefet ediyorsanız, istismar edenle etmeyeni anlamanın en iyi yolunu deneyiniz. bu konuyu istismar edeni etmeyenden, önyargılı olanı olmayandan ayıran laboratuar, sosyal alanlardır. üniversitelerde serbest bırakın. üç, beş sene gözlemleyin. eğer kamu düzeni bozulursa ve başı açıkların hakları ellerinden alınırsa, aptallık yapmayın; mücadelenizi verin. eğer askerseniz ve sezgileriniz, türkiye’nin geleceğini tehdit edecek bir tehlikeyi haber veriyorsa; üniversiteler sizin için birer sosyal psikoloji laboratuarı olacak. böylece siz de deneyecek ve göreceksiniz: kamu düzeni, provokasyonlara rağmen bozuluyor mu bozulmuyor mu? insan davranışlarının dilini, yalan söylenip söylenmediğini, niyetleri anlamayı ve korkuları yenmeyi gösterecek en iyi yol, deneme sınamadır. deneme-sınama yöntemi her zaman risklidir, ancak radikalliği önlemek için bu riski göze almak gerekir. adalet, cesaret istediği gibi doğruları bulmakta, risk almayı gerektirir. özgürlük ve barış tarihte hiç kolay elde edilmemiştir. bazıları başının dışını örtüyor, bazıları içini örtüyor. bunun için sosyal psikoloji laboratuarı en etkili bilimsel deney ve gözlem yeridir. türkiye kendi modernizmini geliştirmek dünyaya model olma şansını yakalayabilir. bu konuda da rehberimiz akıl ve bilim olmalıdır. bilim inancı taklit etmez ama tehdit de etmez. inceler, rapor eder ve tarih sahnesine sunar. özellikle üniversiteler hiçbir fikre kapısını kapamazlar. analiz ederler, yorumlarlar. evrensel yaklaşım bu olmalıdır. inanç bilimsel kategoridir. üniversitelerin sosyal psikolojik laboratuvar olması fırsatını kaçırmayalım. türkiyemiz bu sınavı dünyaya örnek olacak şekilde aşması dileğiyle… prof. dr. nevzat tarhan

Başörtüsü takan kişiler yanakları kapatacak şekilde taktıkları zaman bu şapkayı. Gözlerin dış tarafında adeta at gözlüğü gibi oluyor. Sadece ön tarafı görebiliyor yanları göremiyor. Bu da bütün olayı açıklıyor. örnekte olduğu gibi

demin askeri kamuflajlı olanından gördüm birinde, ben şok ben pert amk amq mq aq askeriyeye türbanı soktuktan sonra bunu görmüş olmam, şaşırmamın seviyesini arttırdı.

özgürlük.

bıktık bu gerici irticacılardan. başınızı açın da eşit şartlarda tartışalım.

bir yerde okumuştum başörtüsünün kökeni sümerlere dayanıyor. eski bir sümer adeti. mabed fahişeleri kullanırmış. asurlularda ise özgür kadınlar başını örtmek zorundaymış .örtü, bir saygı göstergesiymiş onlara göre. sümerlerde de saygı aslında. fahişe kötü bir şey değildi. kur'an'da da başörtüsü vardır. vardı da yoktu da, işi gevelemeye gerek yok. kur'an ayeti muallaktır, bir çoğu yani ılımlı müslümanlar (bkz: edip yüksel) yoktur der. daha radikal islamcılar buna ihtimal bile vermez. e böyle olunca uygulamalara bakılır. köken belli zaten sümer adeti, ama bu kökeni araplar bile bilmiyordur. günlük yaşama işlemiş bin yıllık bir adetten bahsediyoruz. i̇şin aslına bakarsak kuran ayetine göre başörtüsü light kaçar, takvalı olmak istiyorsan çarşafa girmek zorundasın.

emredilen başörtüsü değil tesettürdür. aradaki ince çizgiyi anlamak gerekiyor. yoksa mevzu farklı yerlere gidiyor.

karşı dairemizde 3 tane kız var 2 si başörtülü. geçen gün tam kapıyı açtım bir de ne göreyim. başörtüsünü takmamış kapının önünde gördüm. hemen "gördüm ki gördüm kii" diye bağırarak yanına gittim ve artık sen benim helalimsin diyerek tuttum kolundan evlendirme dairesine sürükledim.

beyni örtmedikten sonra kimseyi ilgilendirmemesi gereken şey.

tonla yazı yazmanın manası yok modernlikten girip cahillikten çıkmanın hiç gereği yok zaten gereksizce tüm dünya olarak kadınları fazlaca eleştiriyoruz bırakalım bu mevzuyu allah ile kendi hesabı olduğunu özgürce yaşasın.

musevi, hristiyanlık ve i̇slam'da olan örtüdür. farklılıklar gözlemlenmektedir. yahudilerde tutumlular tamamen kapanabiliyor. hatta bir yerde okuduğuma göre hep tanrı'yı anımsamak için ev içinde de başörtü bağlı duruyorlarmış. hristiyanlık ta ise biliyorsunuz ki genelde rahibeler kullanıyor. i̇slamda ise tesettüre uyulması gerektiği yönünde emirler var. (herkesin nefsi vardır -şahsen ben tunik pantolon giyiyorum, çünkü bu kadarını yapabiliyorum, bu da tanrıyla benim aramdadır-, günümüzde farklı kapanma şekilleri vardır. abartılmadığı sürece ağzımızı açma hakkımız yoktur.) fakat acı gerçekler de var. diğer dinlerde başörtülü diye ayrımcılık yapıldğını ya da dışlandığını görmedim ben. ya da dinin indiği dönemdeki topluluğa, millete özenince en dindar olduklarını sanan da görmedim, duymadım. benim milletim, atam i̇slam'dan önce de ahlaklılardı, töreleri belliydi. türk töresine uymayan tespit edildiğinde yargılama yoluyla çözümlemeye çalışılırdı. bunu uzun uzun açıklamak isterdim fakat üşendim. dönemimizde ise siyasinin olaya girmesiyle başörtülü olarak ötekileştirme mi dersiniz, açık diye saldıranlar mı? ne ararsanız var. üniforma dediler, onu bunu deyip zamanında başörtü yasağı bile getirdiler. fakat milletin verimli çalışması faktörünü gözden çıkardılar. i̇çi rahat bir şekilde, üniformasını giyip çalışmak var, bir de bitiş saatini bekleyerek çalışmak var. çünkü din faktörü hayatı belirleyen bir mevzudur, çok derindir. kalple alakalıdır. tabi kimsenin kalbini açıp bakamazsınız ama biri şuyum derse bir şey diyemezsiniz, hakkınız yoktur. üniforma şart olarak herhangi dini "aksesuar" fikrimce bir sorun teşkil etmez. pozitif ayrımcılık yapılmamak şartıyla elbette. velhasıl kelam, ben başörtülü öğrenci olarak anılmak istemiyorum. ben türk genci olarak anılmak istiyorum. "atasını örnek alıyor, kan çekmiş." densin istiyorum. ben biriyle iletişimdeyken dövmesine, osuna busuna bakmıyorum, gözlerine bakıyorum. fikrine, düşünme şekline, çalışma azmine bakıyorum. bir kesime de bunu tavsiye ediyorum. dipçe: yazım hatam vb varsa affola. bir şey daha eklemek isterim. üniformayla çalışmak istemeyen zaten ona göre meslek seçimi yapıyor. benim annem yılların hemşiresi. başörtü yasağı kalktıktan sonra çok daha rahat gider oldu hastaneye. giyiyor üniformasını, aynı renk başörtü, hizmetine devam ediyor. i̇ş disiplinine de çok dikkat eden bir kadındır kendisi. i̇ş arkadaşlarının övdüğü bile oldu, insan annesi için övgü duyar mı ya 😅 ben duydum arkadaşlar. yani dinine çok dikkat eden onu daha ön planda tutup hayatını ona göre çiziyor zaten. abartısını yapan varsa o kişiyi iyi gözlemleyin, anarşistlik gözlemleyebilirsiniz. saygılarımla...

örtü dinimizin farzıdır. uyan vardır, benim gibi uymayan vardır. ben herkesin dinine, dinsizliğine, görüşlerine saygı duyarım. herkesin yaptığı kendini ilgilendirir çünkü. ama gözünüzü seveyim, o örtüyü taşıyamayacak olan takmasın. onun bir ağırlığı var. moda değil bu. her haltı yiyip kafanı kapatmanın bir anlamı yok. aksine dine ve örtüye çamur atmak isteyenlere fırsat veriyorlar. ya da islam dinini bilmeyenlere kötü örnek oluyorlar. o örtüyle arabalarda, evlerde onunla bununla her türlü boku nasıl yiyip rahat bir vicdanla uyuyabiliyorsunuz anlayabilmiş değilim. allah ıslah eylesin diyorum.

başörtülü olduğum için özel okullarda öğretmen olarak iş bulamıyorum. mülakatta atatürk'ün doğum ve ölüm tarihini sordu birisi. diğeri çocuklara kasım ayında etkinlik yaptırmanı istesem ne yaparsın diyor. 10 kasımı duymak istiyor. eminim ki ben bu soruları soranlardan daha çok seviyorum atatürk'ü. böylesi basit bir soruyu sırf kapalı olduğum için sormuş olduğunu hissettiğim anı anlatamıyorum. bıktım arkadaş herkesi aynı görmenizden. tam bir şeyleri aştığımızı sanıyordum bu safiye i̇nci gerizekalısı yüzünden yine yeniden bir etiketlenme ve dışlanmışlıkla karşı karşıya geldim. yaşama sevincimi öldürdünüzzzz

bizim bir toplumda bir tayfa var onlara batan şey başörtüsü değil onlara batan şey insanların onlar gibi düşünmemesi/ayni görüşe sahip olmaması benim teyzem başörtülü,anamın da başı açık ikisinede kurban olurum

dış kabuk sadece kabuktur işte. dışına bakıp içini merak etmediğiniz, öğrenmek adına çabalamadığınız, uğraş vermediğiniz, sağdan soldan duyduklarınızla fikir sahibi olmaya çalıştığınız hiçbir şey size hiçbir zaman bir şey katmadı, katmayacak da. bu bir kitap ya da bir afiş, sıralanacak yığınla örnek olabilir. dışında takılı kaldığınız her şey için sadece orada kalmış olacaksınız. bilgi kısmı hep bi fiyasko. ve biz, bu meseleleri aşmamız gereken vakti geçeli hayli oluyor.

erkeğe yakışmaz.

"başörtüsü rabbimin ayetidir. ben bunu takmaktan ve başımda taşımaktan şeref duyuyorum."

vicdanı orospu olan insanların başını örtmesine gerek yok

(bkz: bitmeyen muhabbet ) artık yeter ya vallahi bi bitmedi amk ben görmekten bıktım millet tartışmaktan bıkmadı. kim ne bok yiyorsa yesin, ne giyiyorsa giysin, ne istiyorsa onu yapsın . yıllardır tartıştığımız yegâne konu bu. birbirine saygı duymayan insanlar olduğu sürece bitecek gibi de görünmüyor. sorun baş örtüsü değil sorun zihniyet.

sokakta tepki alıyorum sırf başörtüm var diye... ne yapsam yaranamıyorum bu insanlara. etek giysem sorun, tayt giysem sorun, başörtüsü veya karaçarşaf da yine sorun oluyor. her yerde laf atıyorlar. ne yapalım yani sizin gözünüze hoş gelmek için herkes gibi mi olalım? karışmayın birader artık bize! (bkz: sözlük erkeklerinin sitemleri)

islamiyet‘te yoktur. az bir şey araştırma yapan her insan bunu bilir. mesela, alın size 1860’lar finlandiya‘sı. gorsel küçük bir google aramasıyla başörtüsünün bu coğrafyadan ve islamiyet’ten ziyade, bir batı kültürü olduğunu çok rahat görebilirsiniz. buna ingiltere dahil. aynı şey çarşaf için de geçerli.

kökeninin milattan önce 4000lere kadar gittiği Sümerlerde tapınak rahibelerinin giyme zorunluluğu olduğu daha sonraki zamanlarda bir Asur kralının emriyle evli ve dul kadınların da giydiği bir çeşit giysidir.

Çarşaf kadar tartışmaya yine kapalı olandır. Başörtülü kadın başörtüsüyle hürdür. Şort giyen kadın giydiği şortla hürdür. Kafasının içinde bu bütün bağnazlıkla dolaşanlar köledir asıl. Kendine köle, hırslarına, yenilgilerine, bilmemelerine, düşünmemelerine köledir.

biraz önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. izmir den denizli ye giden trendeydim yanıma bir teyze oturdu ve benimle sohbeti kendisi başlattı. daha sonra siyasi konulara girdik ben ve o da fikirlerimizi belirttik. benimle yaklaşık bir saat konuşup fikirlerimi onayladı hatta, bunu belirtmek istiyorum çünkü sonunda bununla ilgili bir şeye bağlayacağım. genel ülke sorunlarını konuştuktan sonra bana işte dönüp hatta çok güzel kızsın bile diyip, erkek arkadaşım olup olmadığını ne okuduğuma kadar sorduktan sonra yanımızdan başörtülü bir kadın geçerken şey dedi " ya bunları görünce benim içim daralıyor" o sırada tepkisiz kalmam ve dönüp bana bakıp sende mi başörtüsü takıyorsun diye sordu ve evet dediğimde bununla müslümanlık olmuyo dedi ben de dönüp napim çıkarayım o zaman diyip güldükten sonra cevap vermedi ve benimle konuşmadı bende kulaklığımı takıp o sıra arkama yaslandım çünkü. şapka takmıştım ve nasıl başörtülü olduğumu farketmedi bilmiyorum ya da bi anlık boşluğunda mı böyle söyledi ama artık güzel bir kız değilim galiba :) yıl 2022 hâlâ böyle olaylar yaşayıp en büyük eşitliği savunan insanların böyle davranmasını yediremiyorum, bazen kendi ülkemde bile bununla ilgili hiçbir şey yapmadığım halde başörtüm ile ilgili böyle bir söze maruz kalıyorum. herkes herkese saygı duyduğu zaman eşitlik, laiklik konuşalım tabii laiklik onların sandığı gibi bir şeyse.

-İzmir çok saygılı, artık başörtüyle ilgili bir problem yok Türkiye’mizde. -Zaten siyasal islamcılar yüzünden tepemize çıktılar. -Şu meslekte başörtülü olmaz bu meslekte başörtülü olmaz. -Örtüneceksen böyle örtün, şuranı kapat buranı bağla. -Cahil bunlar ne bilsin. Gibi söylemler hepinize tanıdık gelmiştir. Bu bir dini simge olduğu kadar da bir seçimdir. İnsanların dinlerine saygı duymuyorsanız en azından seçimlerine saygı duyabilirsiniz. Kimin nasıl örttüğü kimseyi ilgilendirmez. Masum gördüğünüz yerleşmiş zihniyetler iki yerde sadece “siz” ayrımcılığa uğramadınız diye de değişmez. Konunun öznesi olmadığınız sürece bulunan baskının seyircisi olduğunuz yerde kimse gelip bu ülkede artık böyle bir sorun yok demesin. Var çünkü. Hep oldu, hala oluyor. Bunu bir siyasi öge haline getiren zihniyet utansın bence. Tıpkı karşı tarafın iğrenerek baktığı örtüden utanması gerektiği gibi. O baskılar, bakışlar o kadar rahatsız edici ki. Paranla oturduğun mekan sahibinden gittiğin yere kadar sana karışılmasını kendinde hak gören bir türkiyedeyiz. gorsel Nefretinizi kusmanız gereken, ekonomi niye bu halde bağırmanız gereken başı örtülü kızlar kadınlar değil yani bunu anlatmak istiyorum. Sırf başlarında örtü var diye hak görmediğiniz aktiviteleri yapıyorlar diye örneğin meslek edinmek, eve tıkılmamak, denize Aqua parklara gitmek gibi başı açık bir kadının yaptıklarını yapıyorlar diye hesap soramazsınız. Aşağılayıcı bir biçimde eleştiremezsiniz. Nefretinizin odağı çok ama çok yanlış. Edit: üstteki entryden bağımsız kendi fikirlerimi belirttim.

Farz olduğuna bir türlü ikna olmadım. Kafam basmıyor. Açık açık farz değildir de diyemiyorum. Benim için şüpheli bir konu. Neden hala anlayamadığımı da bir türlü anlamadım. Üzgün edit: memeleri örtmek kesin olarak farz

(#4434974) numaralı girdimde bunu islami farz zannedenlere aslında çöl aşığı bedevi doktrinlerinin simgesi olduğunu güzelce izah ettik. malum videodaki bahriye üçok hanımefendi de bu öğretilerin taraftarları tarafından evine bombalı paket gönderilerek şehit de edildi. bakınız sırf bu bile insanları hem fikri hem de fiziki sınırlayıp -ki bunu da numarasını verdiğim girdide izah ettim- aksini ortaya koyanları öldüren görüşün simgelerini taşıyanları hor görmesi için yeter de artar bile. sadece başörtüsü de değil mevzu, yine islami zannedilen sarık-cübbe-bıyıksız sakal teslisi -he bak burada da bir ikiyüzlülük var, sarık cübbe gömülürken tam tersi belki diye düşünmüyorlar genel olarak ama başörtüsü gömülünce auvvv- de buna dahil. ayriyeten: (#4361953) velhasılı hem gerici ve baskıcı öğretileri benimsediğiniz simgeyle dolanıp hem de beni öyle nasıl görüyorlar diye şaşıramazsınız, tam tersi olabilirsiniz -ki yukarıdaki girdi sahibini tanıyorum, olay gerçek mi bilmiyorum lakin teyzenin farkında olmadan harf inkılabını bir gecede cahil kaldıka bağlayan biriyle arasına o paçavra sayesinde mesafe koyduğunu biliyorum- ama görüntünüz öyle değil. (bkz: ben yanlış geldiğimi anladım siz çok yanlış gözüküyorsunuz) (bkz: buraya mandosi yazıp kendine esat deyip kadir ismiyle olmuyor yani)

bi bitmedi mağduriyetiniz amk.

tarihi m.ö. 4000lere kadar uzanan bir örtü. amacı ve simgesi her dönem değişmiştir. başörtüsü ilk başlarda sümer kültüründe gözükmekte olup tapınak rahibelerinin, diğer kadınlardan farklı oldukları anlaşılsın diye kullandıkları bir örtüydü. çünkü bu kadınlar tapınaklarda fahişelik yapıyorlardı. bundan zamanında bahsetmiştim. (bkz: kutsal fahişelik ) fakat ilerleyen birkaç bin yıl sonra asur kralının verdiği bir emir ile evli, dul kadınların ve tapınak rahibelerinin kullanması zorunlu kılınmıştır. sümerler'den, asurlular'a, oradan persler'e, persler'den araplar'a geçmiştir ancak sadece mezopotamya'da değil anadolu uygarlıklarında (bkz: lidyalılar) (bkz: iyonyalılar) (bkz: hititler) (bkz: frigyalılar) da görülmekte olup hristiyanlık, yahudilik, müslümanlık'ta da vardır. yalnızca bağlanışı, şekli vs. farklıdır.