bugün
yenile
    /
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küçükken abime özenip ayakta işemeye çalışıyordum. doğru hedefi tutturamayacağımdan bacaklarımdan süzülüyordu ahdlwjslwöaş ufak bir ayrıntı: kızım.
      4ayrıntıyı vermesen napardık :d - asosyalolanyazar 15.11.2018 22:06:15 |#3741592
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇ki gündür ota boka bakıp dalıyorum gidiyorum. yine patladık sıyırdık kafayı..
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: ben bir malım) az önce konuşma paketimin bittiğini unutup en yakın arkadaşımı aradım,20 dk konuştuk ve arama,tl bakiyem bitince sona erdi.bi baktım 18 tl gitmiş.elim ayağım titriyor arkadaşlar skjfksjf
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      harry potter’ın uzun replikli havalı sahneleri ezbere söylerken insanların yüzünde oluşan şaşkınlıklarını izlemeyi seviyorum
      0potterhead diye nick alsaymışın ya - laiklique 17.11.2018 07:32:35 |#3741724
      0nick almam çok aceleye geldi ilk aklıma geleni hemen yazdım :( - baloncuuk 17.11.2018 12:21:09 |#3741733
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      monster gamebook alıcam. abime alacağım modeli sordum bu nasıl diye o da bi üst modelini felan gösterdi "bunu al, yalnız işletim sistemi hazır gelmiyo geldiğinde format atman gerek" dedi. ben de "manyak mısın tabi ki biliyorum, sen de beni iyice cahil belledin" diye çıkıştım. abim de özür diledi. abicim itiraf ediyorum ama büyük ihtimal sen bunu göremeyeceksin. bu laptopu arkadaşım bulduğunda windows ve pardus'tan başka işletim sistemi bilmeyen ben, özelliklerde freedos'u gördüğümde arkadaşıma mesaj atıp "bunun işletim sistemi farklıymış, benim elimdeki programların hepsi windows'a göre, almaktan vazgeçiyorum" demiştim. çocuk iki saat bana freedos'un ne demek olduğunu anlatmıştı. ne biliyim ben. şimdiye kadar aldığım laptopların hepsi hazır geldi. ilk kez duydum böyle bi şeyi.
      0keşke monster almasaydın :( - kıpçak bey 17.11.2018 14:54:17 |#3741739
      1almadım daha zaten. görüşlere açığım ne önerirsin - damla sakizli turk kahvesi 17.11.2018 15:22:48 |#3741742
      0bence freedos olarak da alma. bütçen rahatsa msi öneririm, hp de iyidir. ayrıca indirimleri takip et, büyük mağazalarda bazen çok büyük indirimler oluyor. - kıpçak bey 17.11.2018 16:42:26 |#3741745
      butun yorumlari goster (6)
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      uğruna neredeyse hayatımdan vazgeçeceğim kişiyi şuan yanımda istemiyorum geçen sene bu an için dünyaları verirdim. bu vazgeçme olayı çok farklı ne kadar sevsem de yan yana olsak da olmamamız gerektiğine inanıyorum. eskisinden daha huzurlu hissediyorum itiraf ediyorum ben onu artık hiçbir şekilde yanımda istemiyorum.
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ula ula özlemişim buraları
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      amma sessizleşmiş çöpleşmiş burası :(
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      otobüsteyüm trafikte kaldık müthiş gazım var acayip baskı yapıyor sessiz sessiz bırakıyorum... özür dilerim
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      muhabbete ihtiyacım var şuan yeşile gelin numaramı vereyim :/
    11. 15
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu aralar her şeyde ama her şeyde aşırı başarısızım
      3kulübe hoş geldin - partimegod 20.11.2018 01:28:26 |#3741968
      1zamanla razı oldukların arasına koyarsın,merak etme - enbimeczup 20.11.2018 02:29:50 |#3741963
    12. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      galiba yine birazcık kendimi dolu ve kötü hissediyorum, bir şeyler yazıp karalamam lazım ama lanet olası vizeler izin vermiyor umarım şu 2 gün içinde dışa vurmak istediğim duygularım içime gömülmez yoksa kendimi bir müddet daha iyi hissedemeyeceğim ...
    13. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ayrılmış 4 ay sürdü ilişkileri benimle 9 au sürmüş olası grurumu okşuyor asıl merak ettiğim kim ayrıldı gerçekten pişman olduğunu duymayı isterdim normalde kindar değişimdir ama istiyor insan alttan alttan beni terk ettiğin herifi beğenmedin mi diyesi geliyor :/ neyse
    14. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çocuk gibi ağlamak istiyorum.
      1ağla gardaş - asosyalolanyazar 21.11.2018 23:08:59 |#3742159
      0:))) - melodigibi 23.11.2018 00:08:46 |#2603272
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#2295443) ashasaldşjsalşk dalga geçiyordum, başıma geldi ya la. gülsem mi ağlasam mı, ikilemdeyim.
    16. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yalnız olmayı sevmem genelde. ama bazen tadını çıkarmak gerek sessizliğin ve böyle anların. çünkü an gelir elden gider. karanlıklar aydınlanır. maskeler takılır. kendim olabildiğim ve kendimle baş başa olmaktan mutlu olduğum anları seviyorum. yalnızlığın bir adı var, bir de kendisi. kendisini gerçekten bulduğumda aldığım keyif çok güzel. düşünmekten yorulmuş kafamı dinlendirmek. hiçbir şey düşünmediğim, sadece yaşamaktan zevk aldığım anlar bunlar. huzurla doluyum, uzun zamandır ilk defa.
    17. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sayın sözlük yine düştüm bi sevdaya hadi hayırlısı
    18. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yemin ederim ben bunu hak etmedim ben bu yaşadığımı hiçbir şekilde hak etmedim
      2nen var kuzum? - kıpçak bey 24.11.2018 01:03:22 |#3742334
      1yine depresife bağladım ama cidden çok büyük haksızlığa uğradım - baloncuuk 24.11.2018 01:27:29 |#3742322
      0noldu ki? - kıpçak bey 24.11.2018 01:35:35 |#2662687
      butun yorumlari goster (4)
    19. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayatım boyunca çok ama çok pişman olduğum bir anım vardı 2-3 yıldır asla aynı hataya düşmem diyordum ve gerçekten de bunun olmaması için gereken her türlü özeni gösterdim şimdi o pişman olduğum şeylerden birini yine yaşıyorum hayat nasıl bir mahlukatsın? uzun zamandır huzurluydum kalbimin bu kadar kırılması eski kötü anılarımı depreştirdi
    20. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      6 aydır asla ve asla gece uyurken başıma ağrı girmemişti teşekkürler hayat bu arada bu duyguyu hiç özlememişim
    21. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      annem eski erkek arkadaşımdan nefret ediyordu barıştık öğrendi sigara içtiğimi öğrendi babam da öğrendi gizlediğim bişi kalmadı houf çok ekşınsız bi hayat
    22. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      akrabalarım,bıktırdınız.
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yine o kadar iyilik yaptığım, yardım ettiğim insan beni bi köşeye atıverdi.. artık iyi biri olasım gelmiyo.. bu kaçıncı.. vallahi bunaldım
    24. -4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sıkıntıdan tiktok batağına düştüm, izlemeden duramıyorum. utanıyorum:(
      0senin için cidden üzüldüm - kardesbidur 25.11.2018 20:30:51 |#3742427
      1kısa sürede kurtuldum bu bataktan - x kişisi 25.11.2018 22:50:33 |#3742436
      0yazık olmuş - delidoktor 25.11.2018 23:46:12 |#3742443
      butun yorumlari goster (4)
    25. 10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      buraya normal hayatımda insanlara kendim hakkımda söylerken endişe duyduğum şeyleri yazıyorum. gerçekten okunması gerekmiyor bunların. salak salak bakma öyle. aslında günlüğüme yazıyorum ama direkt oraya yazınca kendi kendime konuşuyormuş hissi korkutuyor beni. hala sağlıklı bir insan olduğuma inanmam için birilerine yazma ihtiyacı duyuyorum sadece. aslında unutulacak şeyler yazıyorum. konu bütünlüğü yok gibi gelir ama bir bütünlük sağlamaya çaba gösterdiğim. bazı şeyleri gerçek sosyal hayatımda temas kurduğum insanlara anlattığım zaman insanlar bazen yanlış anlayabiliyor. bu yanlış anlamalar da ikili ilişkilerde bana hem olumlu hem de olumsuz bir dönüt olarak geri gelebiliyor. insanlar çoğu zaman yanlış anlarlar zaten. hayatın doğal akışı bu. birileri birilerine kendini anlatmak için uğraşır, birileri birilerini gerçekten anlamak için çaba gösterir ama çoğu zaman bu iletişim "yanlış" bir iletişimdir. yanlış anlaşılırız. çünkü yanlış anlatırız. "konuşma dili" dediğimiz şey son derece basit bir iletişimi sağlamak adına işlevselleşmiştir. ama yazının icadıyla birlikte insanlar aklından geçirdiği şeyleri çok daha sofistike hale getirmenin bir yolunu buldular. tehlike çanları bizim için o zaman çalmaya başladı. bilinç okyanusunun derinlerinden bir şeyleri bir define avcısı gibi özenle çekip çıkardıktan sonra sonsuzluğa nakşedebildiğimizi fark ettiğimizde başladı her şey. nihayetinde insan karmaşık bir bilinç/zihin durumuna evrilmiş ama konuşma dili binlerce yıl önceki yavanlığında kalakalmış ya da insan zihninin hızına yetişememiştir. neyse bu sebepten geldim buraya. durduk yere başım dönmeye başladı. salak salak aynaya kitlenir oldum ve kendi kendime "sanırım pek iyi durumda değilim gibi. bir şeyler yapmalıyım" diyerek oturdum klavyenin başına. neyse terapiye geldim yani. sen uzan biraz şöyle. takıl, gelirim birazdan ben. ergenlik enteresan bir süreç. insanın birden kendisini tanımaya çalışma telaşıyla aptallaşmaya başladığı garip bir süreç. hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan sallantıları içinde barındıran bir dönem. sık sık söylüyorum bunu, ben ergenliğin psikolojik sarsıntılarını fizyolojik belirtilerinden çok önce hissetmeye başlamıştım. bu pek yararlı bir şey mi hiç bilemedim hiçbir zaman ama daha çocuk denilecek yaşlarımda bile kafamda apır sapır kurgular ve fanteziler barındırıyordum. bu fantezi sözcüğüne erotik anlamlar yüklemeye gerek yok. bunlar tamamen duygu içerikli psikolojik fantezilerdi. insanın kişiliğinin oluşumunda çocukluğun ne kadar önemli olduğunu, çok eski bir zamana dair küçük bir anımı hatırladığımda fark etmiştim. psikanalitik yaklaşımcılar haklı olabilirdi belki de. o 8-9 yaşlarında yaptığım bir şeyin temel mantalitesinin bugün neredeyse hayatımın merkezini oluşturuyor olmasına şimdilerde hiç akıl sır erdiremiyorum. kehanet gibi geliyor bana. neyse o konuyu pek açmak istemiyorum şimdi. yunanistan'da kehanet tapınağı olarak da bilinen bir tapınak var. delphi tapınağı. girişinde latince "nosce te ipsum" yazıyor(muş). "kendini bil!" demek. antik yunan felsefesinden tutun da doğu mistisizmine kadar epey yaygın bir öğretidir bu: "kendini bil!" 20. yüzyılda da epey çok tutmuştur bu öğreti. spiritüal mistiklerden, hümanist felsefecilere kadar kendini bil öğretisi birey olmanın erdemiyle ilişkilendirilip çok pazarlanmıştır. esasen mistisizmle de hümanizmle de hiç işim olmaz. yer yer nefret de ederim ama yine de bu "kendini bil" öğretisini önemsemişimdir her zaman. ergenlik dediğimiz şeyin en temel özelliği de "kendini bilmeye çalışmanın" başlamasıdır. ergen zihni denilince aklıma bu çaba gelir sadece. kendini bilme/tanıma uğraşı. şimdilerde sosyal medyada da sık sık dile getirilen bir durum ya da goygoy var. türk erkeklerinin ergenlikten çıkma süresi 30 yaşına dayandı diye. heh işte. bu konunun uzmanları da bu tespitte böyle mi düşünüyor, doğru bir tespit mi bilemem ama doğruysa bile benim ergenlik tanımıma çok yakışıyor kendileri. ergenlik dediğimiz şey eğer kendini keşfetme/tanıma uğraşıysa eğer evet yaşanılan bu lanet çağda o şeyin süresi uzuyordur muhtemelen. bu çok normal. çünkü yaşadığımız çağ eskisi kadar, hatta çok çok eskisi kadar statik değil. çok hızlı değişiyor. zamanı 50 yıl öncesine geri sarın bakalım. ya da isterseniz 50 bin yıl öncesine sarın. inanın pek önemli değil ne kadar geriye saracağınız. 50 yıl önce yaygın ortalamadaki bir erkekten beklenilen şey çok basitti. temel bir kavram olarak dikkat çekmek gerekirse askerliğini bitirmek mesela. kız istememe merasimlerinde öncelikli sorulardan bir tanesinin gelenekselleşmiş bir şekilde askerlik durumu olması bu durumu onaylıyor. yani 20 yaş, erkeğin kendini tamamlama yaşıydı. askere gitmek de bunun nişanıydı. benzer durumlar tabii ki kadınlar için de geçerli dallandırmaya gerek yok. anlaşılmıştır. (umarım yani) 20 yaşına kadar insanın kendini tanıma çabaları tamamlanıyor ya da en azından insana yetiyordu. 20 yaşından sonra "ben" dediği şey ile geri kalan hayatını idame ettirmek hem fiziksel hem ruhsal açıdan yeterli oluyordu. kurcalamak, orasıyla burasıyla oynamak aktüel hayatta pek akıl karı bir iş değildi. çünkü önündeki zaman aralığı için elde ettiği "benliği" ona yetiyor da artıyordu bile. çağ statik sayılabilirdi muhtemelen. şimdi öyle değil işte. 15 yıl önce msn'e de fantezi-arabesk müzikler dinleyerek erotik sohbetler yapmaya kendini adayan bir genç şimdilerde instagram ikonu olmak için sanal bir profil "inşa" etmeye çalışarak geçiriyordu zamanını en basitinden. örnekler çoğaltılabilir 5-10 yıl önce keşfettiği kendisi, bugün kendisine elbette yetmiyordu. çağ sürekli revize etme çağıydı. benim aktüel çağa yönelik en büyük şaşkınlıklarımdan bir tanesi insanların bu kendini revize etme temposuna ayak uydurmaya çalışırken ruhsal anlamda nasıl bu kadar sağlıklı kalabildikleridir doğrusu. çürüme ya da olgunlaşma... fark etmiyor. nihayet bir sürekli ilerleme söz konusuydu ve insanlar bu duruma şaşıramayacak kadar yoğun bir tempoda ayak uyduruyorlardı. en açık görüşlü insanlardan en bağnazına kadar çok geniş bir insan popülasyonu dansa ayak uydurmayı bir şekilde kıvırıyordu gerçekten. böyle bir ortamda kendini bilme arayışı hiçbir zaman bitmez tabii ki. o yüzden ergenlikten çıkma, yani kendini tamamlama yaşı da sürekli ileriye taşınacaktır. zamanın ruhu bunu istiyor çünkü. insanın kendi benliğinden yeni şeyler çıkartması, parçalanıp parçalanıp tekrar inşa olunmasının sonu yoktur. sonu getiren şey kendinin çevreye yetebiliyor olmasıdır. bu yetebilme hissi gerçekleşmeden tamamlanmış olma hissi de bitmeyecektir. çağ, bu denli hızlı -insan ömrünü içerecek zaman aralığında bile çok değişken- olduğu sürece de kimse tamamlanmış gibi hissetmeyecek ve bu kendini tanıma uğraşı kısır bir döngüde ölene kadar devam edecektir. kimi insanlar bu devinimi heyecanlı ve hatta eğlenceli bulabilir. böyle tanıdığım insanlar var ve gıpta ile bakıyorum kendilerine. 40 yaşını çoktan devirmiş, entelektüel anlamda zihni açık ve hala koşmaktan, aramaktan keyif alan insanlar tanıyorum ve hepsinin bu keyifli temposuna selametler diliyorum! ergenlerde kendini bulmaya çalışırken birden çevresine karşı yabancılaşma ve farklılaşma dürtüsü baş gösterir. havalı gözükmek uğruna saçma sapan uğraşlara da girilebilir. bütün amaç "farklı" olduğunu hissetmeye çalışmaktır. herkes gibi olmak kimlik arayışında rahatsızlık uyandırır. bunlar gerçekten çok ama çok normal dürtülerdir. zaten bu memlekette ergen aşağılama diye bir şey var ki hiç anlamamışımdır. sanki kendisi o süreçlerden geçmemiş gibi kibirli yetişkinler. neyse bu farklılaşma dürtüsü ergenlik süreci uzadığı için toplumun geneline yayılıyor haliyle. toplum histerik bir çılgınlık içerisine sürükleniyor. herkes gibi olmak aşağılanıyor aşağılanmasına ki bu duygudan çok rahatsız olduğumu söyleyemem ama farklı olma kaygısının salt bir şekilde yüzeysel olarak ele alınıyor olması canımı sıkıyor. lise yıllarımda çoğunlukla yaşımdan küçük gösterirdim. o zamanlar hoşlanmasam da şimdilerde bu durumumla için için övünüyordum ben. geçenlerde beni tanıyan 2 arkadaşımın olduğumdan daha büyük gözüktüğümü son derece kendilerinden emin bir şekilde söylemesi kafama takıldı. bu nasıl olabilirdi? ben yaşımdan küçük göstermemle bilirdim kendimi. o kadar kafama taktım ki bunu yeni tanıştığım birkaç insana ilk olarak "kaç yaşımdan gösteriyorum" gibi komik bir soruyu sordum ısrarla. sonuçlar daha da kafa karıştırıcıydı. ilk defa karşılaştığım insanlar beni olduğumdan daha genç niteliyordu. :) bu yazıyı yazan etkilerden bir tanesi de bu oldu açıkçası. soru çok basitti; kaç gösteriyorum? yeterince olgunlaştım mı ben? yoksa hala toy muyum? çürüme ne zaman başlayacak? olgunlaşmadan çürüyecek olma ihtimalim hala var mı? psikoloğa gitmek hiç aklıma getirmediğim bir tüketim türüdür. inanmadığım için değil. yanlış belki ama bunu onur kırıcı bulduğum için reddettim bunu. hala ihtiyacım olduğunu düşünmem. ama bildiğim bir iki psikolojik tanı var. insan çelişkileri uzlaştırmasıyla ya da aynı bünyede eritebilmesiyle meşhur olmuş bir canlı türüdür. ben de tıpkı o 15 yaşında kendisiyle savaş halinde olan ergenler gibi bir takım psikolojik rahatsızlıklardan muzdaribim galiba. 1- narsist kişilik bozukluğu 2- dismorfofobi (kendini beğenmeme hastalığı) tabii bunlar tehlikeli boyutlara ulaşmış tanılar değil elbette. olsa bilirdim herhalde. öyle hissediyorum. ama yine de aynı bünyede bulunduklarının farkında olacak kadar ayığım duruma. nevrotik bozukluklar ve içsel çatışmalar modern çağımızın vebası olabilir. bunlarla yaşamayı bir şekilde öğreniyoruz herhalde ne bileyim. ama bu içsel çelişkiler sırf çelişkinin doğası gereği ilgimi çekiyor. aynı anda hem kendimden hoşnut hem de kendime karşı tatminsiz olma duygusu her şeye rağmen ilgi çekici geliyor bana. bazıları kibirli buluyor beni, ya da yaygın tanımıyla egoist. kimileri de pesimist. bugün cumartesi. o sistemin gönüllü işçilerinin kutsal tüketim günü. eğlence sektörünün altın yumurtlayan horozu. (evet horoz!) genelde haftada 2 kitap okumaya çalışırım ben. bir kitabı önce 5'e böler daha yoğun olan hafta içi bitirmeye çalışırım. ikinci kitabı da 2'ye böler hafta sonu okumaya çalışırım. ama kendime dair daha tutarlı bir genelleme yapacaksam eğer genelde yaptığım planların tutmadığı olurdu. bugün evden hiç çıkmadım mesela. (hayır asosyal bir ergen değilim. ya da sizlerin anladığı şekilde yalnız bir insan değilim) bütün çabalara rağmen güneşi görmek içimden gelmedi hiç. sigaramı bile başkasına aldırdım ama bu cumartesi sokağa adım atmak istemedim. saatlerdir kitap okuyorum. bir kitap bitti diğerine başladım. bugünlerde kitap okumak da -mış gibi yapılan eylemler arasına dahil oldu. o anlattığım süresi sarkmış ergen zihniyetinin cool olma aracı haline ha geldi ha gelecek. umurumda değil. farklı görünme telaşına düşmüşüm algısına birilerinin düşeceğini bile bile yazdım bunu. yine de bugünlerde kafama takılan küçük bir anekdot aktarayım ben. yeni insanlar tanımaktan hala hoşlanıyorum tüm yoruculuğuna rağmen. hayatıma herkesi dahil etmesem de içinden geçip gitmelerine izin veriyorum bir çoğunun. beni tanıyan insanlardan bazıları için şöyle bir süreç tekrarı söz konusu olabiliyormuş yeni fark ettim: sıradan->kibirli->egoist->cana yakın/sevecen->sırdaş->danışılacak kişi-> sevilecek hem de çok sevilecek kişi-> ve nihayet uzak durulacak kişi her zaman olmuyor ama bu döngüye tutulan insanlar var gerçekten ve tekrar ediyor olmasının yanında aynı döngüde çelişik durumların da olması ilgimi çekiyor. bir paragraf yukarıda bahsettiğim çelişkili durumların aynı bünyede eritilmesiyle alakalı sanırım. yani tahminim bu yönde elbisemin hangi köşesinden yırttıklarıyla alakalı bir durum. sonunda ya sonuna kadar soyuyorlar beni ya da pes ediyorlar. bu yazıyı yazmadan hemen önce durduk yere başım döndü yine. okumayı bıraktım biraz. bir türlü geçmedi. kronik bir rahatsızlığımın olmadığını biliyorum. gittim biraz yüzüme su çarptım. aynaya baktım biraz. aynı anda hem genç hem yaşlı göründüğümü hissettim tekrardan. saçlarımdaki birkaç ak tel ışıktan yansıyıp gözüme çarpıyordu. kır saçlı olmanın yer yer karizmatik olabileceğini bile düşündüm. eski bir kıssa vardır hani hz. ömer'e atfedilir. saçlarına ilk ak düştüğü gün, kendisine her gün ölümü hatırlatması için tuttuğu adamın işine son verir, bu aklar bana ölümü hatırlatıyor diye. bana ağarmış saç teli kimi zaman olgunlaşmayı kimi zaman çürümeyi hatırlatır mesela. o an aynaya baktığımda hangi seçeneğin olası olduğu konusunda ikilemde kaldım ki bu ikilem korkuttu beni. aynı anda yaşlandığımı da hissettim, yaş aldığımı da. olgunlaşıyor muydum acaba? bazı kitap kapatma bölümlerini geçmedim mi hala? tamamladık mı bir şeyleri yarım mı yoksa? başım hızla dönmeye devam etti. sanki mayhoş bir uyuşturucunun etkisi yavaş yavaş baş gösterir gibiydi. baş dönmesi o kadar belirsizdi ki düşüp bayılma ihtimalimi bile düşünmek zorunda kaldım. aynaya uzun uzun baktım. sakallarım uzamıştı. bir dönem var, ne çok uzun ne çok kısa olduğu bir uzama dönemi. o dönemler sakallarımı beğenmiyordum. çok bakımsız gelirdi. aynaya daha yakından baktım. uzun uzun inceledim kendimi. saçım sakalım, hatta sık sık gülmekten oluşan göz kırışıklıklarım aynı anda milyonlarca olası anlamı içerdi birden. kaç gösteriyordum? yeterince olgunlaştım mı? yoksa hala toy muyum? çürüme ne zaman başlayacak? olgunlaşmadan çürüyecek olma ihtimalim hala var mı? gözlerime baktığımda ne okunuyor? nefret mi, sevgi mi, korku mu, iğrenme mi, hayranlık mı? tüm bu silüet sahte mi yoksa gerçek mi? daha ne kadar yol görünüyor? boş ver bunları. eğer yapabilirsen tabii. insan kendini bilmeden yaşayamaz, insan kendini bilecek kadar da yaşayamaz. bu yazı da son derece post modern bir deneme oldu zaten. kapatalım yavaştan. içimden geldi porphyre eglantine'nin "hiçliğin türküsü" adından bir şiiri ile bitireyim bu yazıyı ki bir bütünselliği ve önermesi olsun değil mi ama? koca bir çölde sonsuz bir kum denizinde, arıyorum yitik yolu arıyorum bulamadığım yolu. bir orada, bir burada bütün yönlerde ruhum bulamıyor aradığını. bu korkunç boşlukta bu sonsuz boşlukta, her yanım kum alabildiğine parlak, boğucu kumlar uzanıyor çevrenin sonuna değin sonra bir ses duyuyorum tatlı, gür ve kahredici diyor ki bana: "yitik bir ruh sanıyorsun kendini sen! bir ruh sanıyorsun kendini yanılıyorsun. bir ruh değilsin gerçekte yitmiş gitmiş de değilsin bir hiçsin yalnızca yoksun sen." 25.11.2018
    26. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aklımı kuytu bucak gezip, meşgul ederek normal işleyişini bozan biri var. neden var, niye var gibi sorularının cevabını daha bulamadım. fakat aklımı işgal ediyor oluşundan oldukça şikayetçiyim, bugün aklımı işgal eden yarın kalbime nüfuz eder ya da kalbimi işgal etmiş olan mı aklıma nüfuz ediyor? ayırdına varamıyorum, varmaktan da korkuyorum. i̇stediğim sonuçları elde edemeyebilirim, üstünü kapattığım hislerin gün yüzüne çıkması gözlerimi kör, kulaklarımı sağır edebilir. böyle olduğunda kendi benliğime karşı çıkarken ve hep çatışma içerisinde buluyorum ben'i. ona daha çok gülesim ya da gözlerimi onun üstünden ayırmayışımın bir anlamı olmalı. kadrajıma gireli 2 ay olan birinin bu kadar çabuk hayatımın içinde var olması, olmadığı anlarda da varlığını arayışım beni ürkütüyor. yanyana konumlandığımız anlarda dibine kadar sokulma isteğinin gelmesinin, konuşurken eline koluna dokunma dürtüsünün hiç gitmeyeşinin bir adı olmalı. en azından yatakta 1 saatten fazladır dönüp durmamın nedeni uyku tutmaması olmalı. belki de öyledir, uyku tutmuyor ve düşünme ihtiyacı hissediyor ardından onu düşünüyorumdur. umarım, öyledir. çünkü uyuyamamamın sebebinin onu düşünmek olduğunu kabul edemeyeceğim. çünkü tozlarını yeni aldığım odanın camını açma riskini göze alamıyorum.
    27. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kitap okurken kahve içmem.
    28. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sözlükte çok uzun yazılara eksi veriyorum seri bi şekilde entry okumama engel olduğu için.
      0ben eksi veremiyorum o bende çalışmıyor sana katılıyorum ama onları da anlıyorum dertlerini uzunca paylaşmak istiyorlar doğru anlaşılmak istiyorlar ama çok uzunu da okuyasım gelmiyor değişik bir ikilemdeyim🙄 - yoklugunbitirdi 25.11.2018 22:16:36 |#3742433
      0i̇nşallah anlaşılırlar ama sanmıyorum:/ - kardesbidur 25.11.2018 22:22:25 |#3742434
    29. 14
      +
      -entiri.verilen_downvote
      3 gündür kendimi eve kapattım, telefonumu da kapattım dışarıyla hiçbir iletişimim yok. biraz yalnız kalmak istedim sadece ama anladım ki ben bunları yapmadan önce de farklı bir şey hissetmiyormuşum zaten yalnızmışım..
    30. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nereye yazacağımı bilemedim. biriyle konuşmaya başladığını duydum. bir de o gün buluşacaklarmış. dedim 15 gün oldu daha ne çabuk. kolay mıymış bu kadar. sonra uyandım iyi ki.
    31. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      regl olduğum için canım aşırı tatlı istiyodu benimo aldım ve okulda yürüyodum çıkışa doğru hiç ısırmadan bütün bütün ağzıma attım bi çocuk öyle bi baktı ki yerken çok utandım gerçekten o bakışı hafızamdan silemiyorum:(
    32. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayırlı geceler arkadaşlar. değişik bir şey itiraf edeceğim sizlere. aşağıda linkini vermiş olduğum parçayı yıllardan beridir çok seviyorum. alt yapısı mükemmel zannımca. en çok 4.03'den sonra elektro gitardan elektro bağlamaya geçişi nefis. orta okul zamanlarımda tam nakarat kısmı babamın sabah alarmıydı xd belki o zamanlar uykumun tatlı kısımlarında maruz kaldığım için beynimin derinliklerine kazınmış ve bende bir yer edinmiş olabilir :) şöyle bırakıyorum iyi dinlemeler.
      1çocukluğuma gittim bir an :) - uykucuks 27.11.2018 00:44:34 |#3739375
    33. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      önceden hayat mutsuz olmak için çok kısa ve birçok güzel yanı var diye düşünen ben bu sıralar mutlu birilerini görünce ayar oluyorum, bu kadar mı seviyosunuz lan hayatı diye düşünüyorum. tıp fakültesi adama neler yapıyor...
    34. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her sabah kalktığımda içimde bir karartı. bir sabah da mutlu uyanmak istiyorum lan.
    35. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şu dışarıda kalma izinleri çok sıkıntılı 2.kez izin almadan dışarıda kaldım.. birdahakine atılacam yurttan
    36. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i'm back
    37. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      o kadar kötü bir rüya gördüm ki ağlayarak uyandım. dakikalarca ağladım ve şimdi kendime yediremiyorum da ama hayatımda ilk defa odamın ışığı kapatamıyorum. korkuyorum lanet olsun. çok kabus gören bir insanım ama hiç bu kadar korktuğum olmamıştı.
    38. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      veda dolu hayatımın sebebi belki de zamanına erken veda eden bir abimizin adını taşımamdır
      0adını merak ettim m ile mi başlıyor ? - yarimadam 28.11.2018 20:47:00 |#3742754
      0hayır - sclerossis 30.11.2018 18:22:44 |#2958793
    39. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bazı şeyler çok şey ifade etmiyor mu !?
    40. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      seviyorum kimi en tatlı birisini nasıl anlatayım sana ilk harflere baksana. bunu daha başka durumlarda açıklarım diye planlanmıştım nafile...
    41. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      büyük bir dalavere dönüyor etrafımda. salaklığımdan ve duygularımdan bunu anlayamamışım bile, gerçekten bazen beynim bana kumpas kuruyor.
    42. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her şeyin sona geldiği o noktada asılı kalmış durumdayım ve bunu kabullendim. mental olarak daha sakin, daha stabilim. geçen sene başıma gelse dağı taşı o insanların başına yıkacağım olaylar, bu sene beni sadece güldürüyor. belki biraz da yoğunluktan, çoğu şeyi düşünmeye halim olmuyor. belki bu tozları halının altına süpürmek oluyor biraz ama o tozlar bir dağ oluşturana kadar mutlu gibiyim.
    43. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yüzmeyi bilmiyorum zaten hiçbir şeyi bilmiyorum,keşke ölsem
      1kral ben de bilmiyorum gel beraber ölelim sjdggd - yarimadam 01.12.2018 14:16:00 |#3743451
      1ben de bilmiyorum ne olacak ya sjkskjsk sporu bosver sanat var mı sanat - lszyn 01.12.2018 14:57:45 |#3743427
      1küçük bir org var onla kurtlar vadisi jenerik çalıyorum bide happy birthday to you şarkısını sayılır mi shshsh. - yarimadam 01.12.2018 15:00:57 |#3743460
      butun yorumlari goster (19)
    44. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her şey olması gerektiği gibi ne eksik ne fazla
    45. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      niye her şey gergin? niye ben burada yok olup gitmek zorundayım? niye bu düşüncesiz insanları umursayarak kendime acı çektiriyorum?
      1umursamamaya başlayınca çok daha güzel oluyor yakın zamanda inşallah bunu yapabilirsin yoksa çekilecek şey değil:/ - kardesbidur 01.12.2018 15:16:45 |#3743490
    46. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      herkes beni bir kalıba koymaya çalışıyormuş gibi geliyor artık benim için değil de sırf onlar istediği için yani benliğimi bir hiç gibi görüyorlar çok sıkıldım bu durumdan.
    47. 10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇şte bugün, ikinci kez vazgeçişinin yıldönümü. 11 gün ikna olmaya çalışıp tekrar yaşamak için neden bulamayışının yıldönümü. tam üç sene önce bugün seni ikinci kez kaybettim, bir daha geri kazanamamak üzere. i̇mkansız kelimesinin anlamını iliklerime kadar hissettiğim o gün bugün. acı çekmiyorum. ama seni gerçekten çok, çok özlüyorum. anlatmıyorum artık kimseye ve ağlamıyorum da. ama bu özlem de bir türlü bitmiyor, anlarsın işte. her neyse, seni çok özlüyorum. keşke birazdan gözümü kapatsam ve açtığımda sen yanıbaşımda olsan. keşke.
    48. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok esaslı bi itirafta bulunucam hadi bakalım. gerci bunu yapan çoktur ama benimki kendimi aşmış durumda biraz. yalnızken baya baya oynuyorum ben. ama her türlü. her şekil. yerli olsun yabancı olsun ilkel kabile müzikleri falan hiç farketmez yani. dans etmeyi çok seviyorum galiba ben ahajxjs bulaşık yıkarken dans eden, sofrayı oynayarak kuran bi manyak oldum çıktım iyice. yani bu iş biraz çığırından çıktı cidden. bi insan saatlerce dans edebilir mi ahahaha i̇şlerim yarıda kalıyor bunun yüzünden ama doymuyorum. bildiğin içimden geliyor. seviyorum. tutamıyorum. kalabalıkta toplu taşımada hareketli bi şey çıksın hatta hareketli olmasına da gerek yok. ritmik olan her şeye tepki veriyor bedenim. bi keresinde gayri ihtiyari yapmıştık da bunu. bi gece metroda kimse yoktu(güya) biz de 3 kişiyiz. biri de benim gibi kapı cıyırtısına aşka gelir. i̇stasyonda da hafif enstrümantal bi müzik çalıyor. tam böyle süzüle süzüle dans etmelik bi şey. hiçbir şey söylemedik anlaşmalı değil birden başladık biz bunla dans etmeye ajshsh biz sanıyoruz ki kimse bizi görmüyor. kaptırdık bi güzel böyle bizi gör kraliyet balosunu görme ama o şekil hareketler ahahaha allahim ne utanmıştım. tepede güvenlik, karşıdan da bizi gülümseyerek izleyen bi kadın "gençlik işte ya" der gibi bakıyor bir yandan. kadınla göz göze gelince put gibi kalmıştık olduğumuz yerde. ardımıza bakmadan toz olduk tabi hemen. yanımda olan 3 kişiden 2'sini işte böyle rezil ederim. bide bana nasıl zayıf kalabiliyorsun diyorlar. oynamaktan ayol diyemiyorum ajshhsjh edit: (#2298379) iyi ki ev arkadaşım var... iyi ki yalnız değilim. kısıtlanmak bazen faydalıdır. kesin bilgi yayalım.
    49. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      uyku tutmuyor bir şeyleri mecburen itiraf edip içimizi dökeceğiz. bu aralar bakıyorum da önceden olsa çok farklı şekilde davranacağım olaylara artık tamamen tepkisizim. (bkz: sen çok değiştin) bir şeylerin peşine düşmekten,hesap sormaktan,tek taraflı çabalamaktan ziyadesiyle yorgun düştüm şimdilerde el etek çekmiş durumdayım. "bu niye böyle oldu? neden bunu yaptın? bir şey mi oldu?" diye sorma gereği bile duymuyorum. ha öyle mi paşa gönlün bilir deyip çekiliyorum köşeme. birileriyle aramdaki ilişki sürsün,iyi gitsin diye daima uğraşan taraf değilim artık,olmayacağım. tavsiye edeceğim şey de tam olarak budur. kimse için kendinizi yıpratmayın. aile,arkadaş,sevgili... bırakın bir sefer de sizin için çaba göstersinler. böyle bir karar aldıktan sonra baktınız o kişinin umurunda bile değil. e hadi geçmiş olsun nur topu gibi bir tecrübeniz daha oldu. üzülmeye dahi değmez. ne demişler "zararın neresinden dönersen kardır." "kendinizi gözden geçirirseniz beni sevindirirsiniz zira beni siz delirttiniz " bu arada bunları yüzüne söylemem gerekenler arasında buradan kişiler de var. fakat ona bile tenezzül etmeyecek hale getirdiler beni. yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz
    50. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir gün elbet bir gün bunları okuyacağını bilerek buraya bir itiraf da bulunmak istiyorum. seni çok seviyorum. seni çok özledim sivilcelim.
      0şey acaba okuyacağını nerden biliyosun diye sorsam? - asosyalolanyazar 02.12.2018 23:59:14 |#3743655
      0biz kötüyken,küsken filan ben sıkılır buraya girer bir şeyler yazardım. o da hepsini okuduğunu söylerdi. elbet bir gün aklına gelir diye düşünüyorum - carleone 03.12.2018 00:10:25 |#3743732
      0peki okursa bir şeyler değişir mi dersin - asosyalolanyazar 03.12.2018 00:14:03 |#3743734
      butun yorumlari goster (4)
    /