bugün
yenile

    sözlük yazarlarından denemeler

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    her zaman kendimle barışık bir insan olmaya çalıştım. top oynarken veya oyun oynarken beni aralarına mı almadılar, banane almasınlar. umrumda değillerdi. değiller de zaten. kötü mü top oynuyordum, kendimi geliştiririm. oyun oynamayı mı bilmiyorum, öğrenirim. zamanla bunların hepsini yapmayı başardım. çirkin miyim? kime ne bundan, ben kendime inandıkça, güvendikçe bana kimselerin ettiği laflar zihinsel olarak hiçbir zaman bana engel olamayacaktı. 4. sınıf, güzel olmayabilirdim fakat güzel dans ettiğim için beni aralarına aldılar, dans yarışmasında birinci olduk. bana hiçbir zaman tip konusunda alayları olmadı, sadece onlar değil ilkokul ve ortaokulu bitirene kadar kimsenin olmadı. keşke hep o zamanlarda kalsaydık, herkesin tertemiz düşüncelere ve duygulara sahip olduğu o günlerde. kalamadık. bir gün esenkent’te sokak arasında bakkaldan eve dönerken, bir grup kızın kaldırım kenarında oturduğunu gördüm. içimden kötü bir şey olacağını hissettim, fakat fark ettirmeden yanlarından geçmem lazımdı. tam yanlarından geçerken; ”mahallemizdeki martı sayıları ne kadarda artmış” dedi bir kız. sonra tüm arkadaşları hep beraber güldüler. normalde bana böyle laf eden birisine çok güzel cevap verirdim, verirdim ama orada yapamadım, neden bilmiyorum. belki karşımdakiler kız olduğu içindir belki ise yanımda çocuklu bir anne olduğu içindir. sesimi çıkarmadım, güldüm geçtim. evet, içimde bir burukluk kalmıştı, geceleri uyumadan önce aklıma sürekli takılırdı ama cevap vermediğim içinde kendimle gurur duyarım ara sıra. sıradan bir insanın beni tanımadan benle alay etmesini, insanların duygularını önemsememelerini onların cahilliğine veriyorum. sonra liseye başladık, yeni arkadaşlar edindim. orada da yine kaşlarım ile dalga geçilmeye başlandı. hatta, furkan diye bir arkadaşım işi ilerleterek gizli gizli fotoğraflarımı da çekerdi benimle dalga geçmek için, herkesin arasında da dalga geçerdi. ben sırf o bunla dalga geçer diye onun gözleri ile dalga geçerdim, kısık gözlü olmasını japonlara benzetirdim. böyle böyle zaman geçerken nasıldır bilmem 11. sınıfta benden özür dileyip helallik istedi, ”kanka ben senle çok dalga geçtim özür dilerim hakkını helal et” diyerek, ”tamam kanka, canın sağolsun senin, helali hoş olsun.” dedim. ilk defa bir insan yaptığın hatadan sonra gelip benden özür diledi. halen daha aklıma getirip kendime moral veririm, belki bu insanların sayısı artar diye. bir kez daha buradan furkan’a sesleniyorum; ”hakkım sana helali hoş olsun kardeşim.” son olarak, bulunduğum bir sohbet grubunda bir kız ”ray gibi kaşların var” dedi, yüzümde acı bir gülümseme oluştu. gruptakiler güldüler, beni savunan veya destekleyen olduğunu hatırlamıyorum. olmamıştır büyük ihtimalle. olmasında zaten. ben kendimi biliyorum, başkaları ile aramı bozabilirim sırf bu yüzden ama kendimle aramı bozamam asla. şimdi ise kaşlarımın bir yeteneğini keşfettim. dans, bazı insanlardan daha iyi dans ediyorlar. ve bunu bilenler beni gördüklerinde dans ettirmem için ısrar ederler, beni böyle kabul eden insanlar hatta krizi fırsata çevirip hem kendisini hem beni mutlu edebilen insanlar iyi ki varlar. ha, benle sadece bu üç kişi dalga geçmedi daha dalga geçen insanlar çoktur ama ben bu olayı üç örnek üzerinden anlatmak istedim. sizi tanımadan, fiziksel özellikleriniz ile dalga geçenleri hatta ve hatta tanısa bile kendi eğlencesi için veya bir ortamda sizi üzüp diğer insanları güldürmek için uğraşan insanlara tek bir şans verin bunu devam ettiriyorsa kendi tercihidir. ses çıkarmayın, ”söyleyecek laf bulamayınca, fiziksel özelliklerden vuran insan acizliği” diyin oturun. bu onlara edilmiş en büyük laf olabilir belkide. ben burada kendi fiziksel özelliğimden bahsettim. siz okuyan kişi, tanımıyorum ama ailen için değerli bir insan olduğundan eminim. sana sesleniyorum; şişman bir insan olabilirsin, peltek konuşuyor veya konuşmakta zorluk çekebiliyor olabilirsin, çillerin olabilir yada gözlük takıyor da olabilirsin, kelsindir belki, ne bileyim kilon yaşın için fazladır, boyun uzun veya kısadır, diş tellerin vardır veya yüzündeki sivilceler oldukça fazladır yada yüzünde doğumdan kalma bir iz vardır. bacakların çarpık olabilir, hızlı koşamıyor olabilirsin, futboldan anlamıyor da olabilirsin. ama bunlar engel değildir hiçbir şeye, mesela bir dostluğa, bir arkadaşlığa yada aşka. engel olmamalıdır zaten, olmayacak ben inanıyorum. sende inanmalısın. hiç beklemediğin bir anda seni çok seven bir insan çıkacak karşına emin olabilirsin, güven bana. ve; kendisine güvenen bir insana hiçbir zarar gelmez. (bana göre en azından) bu kadar yazıdan sonra ben en iyisi gidip dans edeyim, inşallah bir gün sizlerde görürsünüz bu şahane olayı. sevgi ve saygılarımla :)
    ... diğer entiriler ...