kabul edilmese de maalesef türkiye'de hala uygulanan insanlık dışı eylemdir, her ne kadar literatürde ''tek başına ceza çekme'' diye masum bir şekilde isimlendirilse de uzun vadede oldukça tehlikeli bir durumdur.
en etkili işkence yöntemidir, ayrıca insan haklarına kesinlikle aykırıdır.
okuduğum bir makalede yıllar sonra cezası biten bir mahkum hatırladığım kadarıyla şöyle özetliyordu tecrit uygulamasını.
- ceza süremi bitirip sivil hayata dönmüştüm, bir süre sonra dışarıda olmaktan rahatsızlık duymaya başlamıştım, çünkü insanlar sorularıma cevap vermiyor, benimle diyaloğa girmekten kaçınıyorlardı!
aylar sonra fark ediliyor ki, aslında mahkum insanlarla hiç konuşmamış, hiç kimseye hiçbir soru yöneltmemiş, aylarca sadece aklından geçirmiş bunları... lakin beyin insanlara sorular sorduğunu, konuştuğunu zannetmesini sağlamış...
ayrıca konuşma, anlama, duyma gibi yetiler kullanılamadığı için insanın vücudunda yaralar çıkmaya başlıyor bir süre sonra.
evet, ciddi ciddi fiziksel yaralanmalar baş gösteriyor.
türkiye'de her ne kadar tecrit ile cezalandırılan insanlar haftada 1 kaldığı alandan dışarıya çıkarılıyor dense de bu konudaki yazımlara göre cezaevi yönetimleri bu uygulamayı gerçekleştirmiyor, genelde ''f'' tipi hücrelerde uygulanıyor çünkü ''tecrit'' denilen olay.
f tipi cezaevlerinde de genelde siyasi suçlular kalıyor, yönetimler de haliyle bu insanları yeterince birbirlerinden uzak tutmaya çalışıyor, kendilerince haklı olabilirler, uzun uzun tartışılacak bir konu... lakin sonuç olarak insan haklarına uymayan bir uygulama, en azından biraz hafifletilebilir.