bugün
yenile

    yenilen efsane dayaklar

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    ben babamdan yedim. bir kere yedim..aslında çok dayak yedim babamdan ama bu dayağı yiyince, daha önce yediklerimi dayak sanıyormuşum,yanılmışım.. ilkokul zamani, ilk arabamizi almisiz. garajin önünde aile büyükleri var toplanmislar ayaküstü sohbet muhabbet,arabayi inceliyorlar.bendeniz televizyona takmışım atariyi super mario oynuyorum. level 8-4. hani şu şifreli bölüm. yolumuzun üstünde ki gizli borulardan içeri girip ejderhaya ulaşıp,o boruyu atladiktan sonra süre bitimine kadar bir daha prensese varamadığımız,ölüp baştan başladığımız efsane bölüm. üzerimde ki baskıyı anladınız sanırım. siz de yaşadınız.. aşağıdan babam seslenip duruyordu. fırçayı getir balkondan diye. oyunu kapatamazdım, kalkamazdım başından. o boruyu atlamamam gerekliydi. son hakkım vardı. yoksa sürenin sonuna kadar boru ustası mario abimiz bu lavlarla dolu sıcak dünyada yok ölüp gidecekti. en başa dönecektim. hakkımı iyi değerlendirmem gerekliydi. aşağıdan gelen sesleri duymamayı tercih ettim.. sesler yoğunlaşıyordu. şiddeti artmaktaydı. benim de içimden sayıp, bu değil bu değil üçüncü boru! burdan girip çıkacam sonra o uzun atlama yerinden önceki boruya girecem diye hesaplarım artmakta takipteydim mario abimi. ellerim terlemisti. son hakkımdı. ismimim önüne eklenen ; kime diyorum ben? , oraya gelmeyeyim bak.. vb. kelimelerle olayın ciddiyetine varmıştım. bir hışımla pause'ye basıp balkondan istedikleri benim oyun oynamama sebep olan fırçayı kapıp dışarı çıktım. 14 basamaklı merdivenden aşağıya inip babama uzattım. aslında hikaye böyle bitseydi sanırsam dayak olmazdı sonunda ama öyle olmadı. merdivenlerin tamamını inmedim.. 4- 5 basamak inip duraksayıp, mario abinin bana ihtiyacı olduğunu düşündüğümden oradan beri babamın önüne fırlattım. sanırsam hedefe atma konusunda pek başarılı değilmişim fırça babamın kafasına vurdu..babasının yanında rencide olmuştu. gözlerinden level 8-4' te ki gibi alevler fırlıyordu. annem bir canımın olduğunu bildiginden 'mummy kaç'! diye tüyo vermişti. artık mario gerçekti, şartlar eşitti. bir canım var ve yakalanmamam gerekirdi. sadece 5 basamak indim demiştim di mi? işte o basamakları tek seferde zıplayıp eve girmiştim. pause'de kalmış sanal mario abiyle göz göze gelip odaya girdim. kapıyı kilitledim ve olacakları düşünmeye başladım. sesler yanımdaydi evdeydi.. odalardaydi.. keşke bir boru olsaydi atlayıp kaybolsaydim, bulamadım. bekledim...bekledim. .. kapının kolu aşağıya indi..kapı kilitli..ve o ses! -aç kapıyı!! cama nasıl yumruk atip bombili şeklini almasını gördükten sonra ne kadar kararlı olduğunu fark ettim babamın. açılması gerekti. açacaktım başka çare yoktu. anlaşmaya çalıştım. açacam ama bişey yapmican di mi baba? -aç ulan kapıyı! kiliti yavaşça açtım "clickk' sesinden sonra onunla karşı karşıya geldim.. gerisini hatırlamıyorum.. sen nasıl fırçayı atarsın kafama hemde dedenin yanında diyip bi girişti. yere kapaklandim. aslında acimadi fazla. yalandan yapma baba uğuuuhuuu diye ağlamaya başladım. yerdeyim ve kolumun arasından onu kesiyordum. bir daha yapmıcam diyip ağlama siddetini arttirdim. aklımda pause'de beni bekleyen mario abi vardı. babam ise yorulmuş,kollarını uzatmış kanepede dinleniyordu..ben nerden bileyim round arası olduğunu.. oturduğu yerde "nasıl bunu yaparsin babamin yaninda" diyip sinirini en üst safhada tutmayi calisyordu. dinlenen bir boksör edasıyla. ikinci round bi başladı nasıl vuruyor öle bi dayak yok. kelebek, arı,sinek,yarasa tüm uçan canlılarin teknikleri ile bir dövdü bir dövdü. . kan sümük gözyaşı karışmışti bende. dinlene dinlene dövdü. zaten günlerden pazardı. kutsal banyomu yapacaktım ,yarın okul vardı. dayak ve duş ikilisinden sonra hamur gibi olmuştum. aksam 6 gibi uykuya yenik düştüm. ne güzel huzurlu uyudum bilemezsiniz.
    ... diğer entiriler ...