gençlik yılları işte. çok da geçmedi üstünden acısı taze aslında. 17 yaşındayım daha ve bir de ilk sevgili ilk aşk. nasıl heyecanlıyım elim ayağım tutmuyor böyle. buluştuk bununla bir yerde. ilk defa sarılıcam tam ona, ilk defa yakın olucam kalbim deli gibi atıyor. boyum da kısa biraz sarılınca kulağım kalbinin üzerine geliyordu. pıt pıt kalp atışları filan. ikimiz de tutmuşuz nefesimizi bi süre farkında değiliz. garip bi mutluluk da var tabi. zor ayrıldık o gün işte. akşamında whatsappta bir sesli mesaj. nefes alışları geliyor ilk. açmış arkadan fon müziğini başladı okumaya bu şiiri.
"biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli.."
mutlu mu olsam üzülsem mi bilemedim tabi. şiir acıklı ama durumumuz iyi. bir
"ölümüüm" diyor ses kaydında ölüyorsun zaten. ee bu da bizim şiir oldu zaten. 1 yıl oldu birlikteliğimiz sonra ayrıldı benden. neden dedim. sevmiyorum sevmedim mutsuzum biriyle olunca dedi. dayanamadım mutsuz olmasına diyemedim bir şey. iki hafta geçmeden 3 yıl önceki sevgilisine döndü. ee ben de yaktım bi sigara. açtım arkadan ses kaydını. bitmedi geceler böylece. hala daha açar dinlerim vesselam.