fenerbahçe

Bana kalırsa başarısızlıklarının bedelini ödemek istemeyen başkanlar tarafından koca bir camianın münferitleri sanrılarla dolu, gerçeklikten kopuk kitlesel bir histeriye sürüklendi. Açıkçası bu sezon fenerbahçe taraftarlarının bir çok iddiasıyla rızam dışı, sosyal medya kaynaklı olacak şekilde karşı karşıya kaldım. Fenerbahçelilerin iddialarını okudukça ister istemez karşıt görüşleri de okumaya başladım. Temel iddialar; şike kumpası, otobüs kurşunlanması yüzünden kaçan şampiyonluk, denizli faciasi, general herrigton kupası, 59 öncesi şampiyonluklar, trde maruz kaldıkları haksızlıklar, siyasetin sürekli kendileri aleyhine hareket etmesi, diğer takımların kendilerine bilenerek gelmesi gibi birçok iddialarına yeteri kadar dozda maruz kaldım. Açıkçası yıldım artık şu yahudi edebiyatından ama bu zamana kadar da hiç umursamadığım şu meseleler hakkında yanlış doğru birçok fikir geliştirdim. Malum trde hiçbir konu sağlıklı bir şekilde tartışılmadığından ve herkes her konuda hep haklı olduğu için ve hatta herkes inanmak istediğine inanmak istediği için futboldaki bu tartışmalara maruz kalmış olmak da insanı bir hayli yoruyor. Bir spor organizasyonu insanı bu kadar tüketmemeli. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Her ne kadar ara ara yöneticilere antipati beslesem de fenerbahçenin bu ülkenin değerli bir kurumu olduğunun farkındayım. Özellikle türkiye iklimi ve dünyanın geri kalanındaki kültürel farklılıklardan kaynaklı; Galatasaray fenerbahçe ve Beşiktaş ülkede herhangi bir sorun çıktığında başka ülkerin en büyük sivil toplum kuruluşlarından dahi daha etkin çalışmalar yapabiliyorlar. Bu kulüpler hakkında ileri geri konuşurken değebilecekleri ve fayda sağlayabilecekleri hayatlar kesinlikle ıskalanmamalı. Tam bu noktada ülkedeki mevcut spor yöneticilerinin bu potansiyele verdikleri zarar ve kitlelere ektikleri nefret tohumları herkesi rahatsız etmeli bence ancan kişileri bu bataklıktan kurtarmanın yolu maalesef sistemsel değişiklikleri gerekli kılıyor. Ancak şu an için değişimin kendisi bir rüyadan ibaret zira bu kulüpler bazen ak partiye taş çıkartır derecede iyi bir kamaoyu oluşturabiliyorlar. Bu da bence sosyolojik incelemelere tabii tutulabilecek enteresan bir durum. Ben genede kendi fikirlerimi buraya not düşmek istiyorum. Önceden uefanın şike kararının bir önlem kararı olduğuna dair düşüncem vardı. Yani uefa mevcut davaya bakarak ne olur ne olmaz fenerbahçe ve Beşiktaşa ceza vermiş gibi algılıyorum ancan anladığım kadarıyla, tapeler ve belgeler tr mahkemelerinde usüle aykırı delil olduğu için değerlendirmeye alınmamış ama cas için usüle aykırı olmadığı için bu belgeler değerlendirilmeye alınmış ve şike kararı bu şekilde kılmış. Burada aziz yıldırımın fetöyle mücadele ettiği gerçeğini ıskalamıyorum ancak anladığım kadarıyla önceden fetöcülerin kulübe üye yapıldığı sıra aziz yıldırımın devletin içindeki çekişmeden haberi yokmuş. Daha sonra bırakın şikeyi devlet elden gidiyor gibi iddialı bir söz söylemiş. Evet bir kumpas var ama şike de var sadece amaç adalet değil gündem değiştirmek üzerine kurulu gibi duruyor. Buradaki sanrı şikenin hiç olmadığına yönelik keskin inanç bence. Yine de bunu kabul etmek fenerbahçenin 2000-2010 arası performansına şüpheyle yaklaşılacabileceği gerçeğiyle yüzyüze bıraktığından bir fenerbahçeliyi bu fikirle yüzyüze bırakmak üstelik sürekli mağdur olduklarını düşündükleri şu olaylarda kolay hazmedilebilir şeyler değil. Otobüs kurşunlanma meselesine girecek olursam burada fenerbahçeye bir haksızlık olduğu kanısındayım ancan sırf bu yüzden şampiyonluğu kaybettiklerini iddia etmek kolaya kaçmak bence. Fenerbahçe çok iyi giderken birden tepetaklak olsa bu rasyonel bir iddia olabilir ama mevzu öyle ilerlemedi. Burada sanrı meselesi devreye giriyor, sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla Fenerbahçelilerin çoğu kurşunlanma öncesinde birinci olduklarını ve olay sonrasında birinciliklerini ve iyi oyunlarını kaybettiklerini sanıyorlar. Oysa ki sonrasında performansları artmış hatta liderliği bile almışlar. Evet olay kötü ama şampiyonlukla bu kadar keskin bir ilişki yok. Bu seneye kadar yapılan algılardan dolayı o sezonu takip etmiş olmama rağmen kurşunlanmadan sonra fenerbahçenin liderliği kaybettiğini ve performansının düştüğünü sanıyordum. Bir Galatasaraylı olarak ben bile bu sanrıya kapılmışsam fenerbahçeli arkadaşları düşünemiyorum bile. Onlar gerçekten onlara büyük haksızlıklar yapıldığını düşünüyorlar. Tabii bu konuda yalnız değiller fenerbahçelilerin görece daha fazla olsa da benzer bir sanrı durumu Galatasaray ve Beşiktaşta da var. Denizli maçına gelecek olursam o dönemi hatırlıyorum. O maçın iptaline yönelik herhangi bir tartışma dönmüyordu mevzu buraya nasıl gelmiş onu da anlamadım ama o dönem maç tatil edilmeli miydi sorusu üzerinden dönmüştü mevzu ve genel kanı devam ettirilmesinin doğru olduğuna yönelikti. Zira maç tatil olduğunda hem fenerbahçenin işine hem denizlinin işine geliyordu. Zira hem düşme potası hem de şampiyonluk potasını doğrudan ilgilendiren bir maçtı. O maçın tatil edilmesi durumunda hem Galatasarayın kayseri maçı -ki bu maçta tribündeydim - hem de diğer düşme potası maçlarının aynı anda tatil edilmesi gerekirdi ki adalet sağlansın. Ancak bu durum sağlanırsa maçın tatiline okeyim zira eğer o maç tatil edilirse her önemli maçta sahaya konfeti atıp diğer maçları beklemek herkesin başvuracağı bir yönteme dönüşürdü. Yine de her şeye rağmen fenerbahçe o maçı sahaya atılan konfetilerden değil kıl payı kaçan gollerden verdi. Daha üç konudan bahsettim ve yazarken sıkıldım mk. Konular çok uzun daha fazla devam etmek istemiyorum. Temelde fenerbahçe özelinde bir şey yok size olan şeyler herkese oluyor zira sistem sıkıntı. Mevzu sistem siz değilsiniz.