Bu başlıkta periyodik olarak ne entryler yazdık yazdık da paylaşmaya elimiz gitmeden sildik gitti. Az önce bir tanesi daha yaşandı yine. Ben bu şiir hakkında ne zaman konuşmaya başlarsam hayatımın gizi ortadan kalkacak çırılçıplak kalacakmışım gibi bir his var içimde.
Ya bu şiir beni öldürecek ya ben bu şiiri öldüreceğim. Yıllardır okurum. Yıllardır her okuyuşumda keşke benim de böyle bir şiirim olsaydı diye iç geçiririm. Şiirin güzelliğinden değil yaşamımın pespayeliğinden ötürü celladıma gülümserken bir şiir yazmalı ve her şeyi gördüm içim rahat diyebilmeliydim.
Herif bu şiiri 40 yaşında yazmış. Ben demiş, İsmet Özel, Şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu demiş, bunu bilsin insanlar. Abi ben daha 28 yaşındayım. Bu kadar çok şey görmeseydim keşke.
Bu şiir ve ben sanki birbirine farklı yerlerden eklemlenmiş son derece uyumlu birbirleriyle bir bütünü tamamlayan iki nüsha gibiyiz. Her yıl biraz daha böyle hissetmekten kendimi alamıyorum.
*
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
Haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi Nepal'de kalmış
Slovakyalı salyangozdur ruhum
sınıfları doğrudan geçip
gerçekleri gören gençlerin gözünde.
Acaba kim bilen doğrusunu? Hatta ben
kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
sanki ne anlıyorum?
Ola ki
şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
Telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
devlet sırrıyla birlikte insanın
sinematografik bir hayatı olabilir
o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
ve sonunda estetik bir
idam belki...
*
Yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
Bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
*
Yapılsın adil pazarlık
yapılsın yapılacaksa
işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
Ne yapsam
döl saçan her rüzgarın
vebası bende kalacak
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.