ismi hakkında bugün bir arkadaştan öğrendiğim enteresan bilgi :
osmanlı'da orduya ait olan atların belli sürelerle tımar edilmesi gerekiyormuş ama tabi bunu askere yaptırmanın külfet olacağından ve sırf bu tımar işi için de parasını verip adam tutmak istenmediğinden başka bir çözüm bulunmuş.
yolda yolakta buldukları deli ya da -çağımızdan yola çıkarak- psikolojik ve fiziksel rahatsızlığı olan adam varsa tutup getirip bu basit işi yapmayı öğretmişler.
maksat; hem ordunun işi görülsün, hem de topluma hiçbir faydası olmayan bu en alt tabaka insanlar istihdam edilip sokakta sefalet içinde yaşamaktansa en azından kalacak yerleri ve yiyecek yemekleri olsun imiş.
sistem tam istenilen şekilde işlerken bir şey fark edilmiş; bu tımar işini yapan insanların hal ve tavırlarında değişiklikler olmuş ve gün geçtikçe psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklarında (o zamanki tabir ile deliliklerinde) iyileşmeler ve normal insana dönüşler gözlemlenmiş.
çağımızda bir terapi yöntemi de olan at ile terapi (
hipoterapi) o dönem tesadüfen keşfedilmiş ve atın insan sağlığına etkisinden dolayı o dönemdeki en alt tabakada yer alan bu insanlara atı tımar etme ve bakımı görevi verilmiş. netice itibariyle hem ordu atlara bakımını ücretsiz yaptırıyor hem de bu insanların sağlığını geri kazanmasına faydası oluyormuş.
işte şu anda dilimize pelesenk olan
tımarhane kelimesinin anlamı da buradan gelmekteymiş.
hiç araştırmadım soruşturmadım, ben de arkadaşın yalancısıyım ama ne bileyim çok da mantıklı geldi.