bugün
yenile

    yalnız hissedilen anlar

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Hiç hissetmedim, desem yalan söylemiş olurdum. Hissettiğim şeyler vardı elbet. İçlerinden yanılsamaydı bazıları, bazısı ise gerçekti. İliklerine kadar sarıldığın biri olmayınca, iliklerine kadar yalnız hissediyorsun. Kendini sarıp sarmalayamıyor, incecik giyinip karlara bulanıyorsun; mutluluğu arıyorsun beyaza bulanmış sokaklarda. Fakat varlığı kanıtlanmış bir şey olmasına karşın tek bir hormon salgılanmıyor lanet vücudunda. Unuttuğum her şeyi hatırladığımda tüm boşlukları doldu hayatımın. Unutmaya niyet ettiklerim ise kalbimin kirli kanında sele tutuldu; depremler yaşandı beynimde. Duyduğum her bir darbede sanki o küçük, karanlık odaya geceden çok hakim oluyordu zelzele. Ben de yakıp yıkmak istedim baba, en çok seni. Ben de ağlamak istedim anne, en çok senin gibi. Ben de arzulamak istedim, birine armağanmışçasına kurban etmeyi kasıklarımı; eğer yalnızlık bu değilse ben de buna niyetliydim. Saçlarımı süpürge edebilme anaçlığına sahip olmayı rahmimde; sevdiğimin dökülen her bir saç teli uğruna kendimi tüm vücut tüylerimle birlikte feda etmeyi. Onun için Şahmeran gibi kuytu köşede can verebilirdim, bir Medusa kadar taştan olmasaydı kalbim. Bir kalbim olsaydı benim de büyürdü göz bebeklerim izlerken birini. Korka korka izlediğim süper kahraman filmlerinde heyecanlanamadığım için çocukluk kahramanım Liltih’di. Büyüdüğümde ise Dalmaçyalılar’ı izlerken odaya dalınmasaydın baba bir yaratık gibi; geçmişin verdiği huzurla devam ederdim hatırlamaya dedemi. Babam saydığım kişinin filizlerini nifak tohumlarına dönüştürmeseydin basa basa yürümezdim çiçekleri! Ölen yaşlı bir adamı özleme hakkını kendimde bulabilirdim, ölümüyle suçlamasaydın beni. Suratımda kitaplar parçalamasaydın ben de sınavlardan yüz alabilirdim! Seni sevdiğimi ilk ve son kez söylediğimde elimden tutarken kestirip atmasaydın o anı, arabaların altlarına girmek istemeden karşıya karşıya geçebilirdim! Hiçbir zaman hissetmedim. Belki de hislerimi derinleştirdim. Eğer duygularım bir bedene sahip olsaydı hepsini de gebertirdim. Çünkü sen benim nasıl yaşadığımı, ancak öldükten sonra hareket eden kaslarımın sinirlerinin nasıl kasım kasım kasıldığını gördüğünde bileceksin. Ağrıyan dişimin sızısını duyurmak için tek bir söz yetmiş olsaydı; ağrıma bir boyut kazandırmak zorunda kalmasaydım göz yaşlarımın seline kapılmazdı kirpiklerim. Ben hep yalnız hissettim. Ve sonra yalnız olmadığımı fark ettim. Çünkü ancak aynaya bakarken büyüyor göz bebeklerim, ancak bir şeyler yapabilince hızlı çarpıyor kalbim; ancak ölüme yakın olunca heyecanlanıyor böbreklerim. Benden başkası yoktu tenimde. Ne bir iz vardı boynumda aşk öpücüklerine boğan. Ne bir tokat vardı kulak zarımı patlatan ne de bir el vardı çocuk yapma uğruna kolumu kıran. Benden başkası yoktu hayatımda. Ne imzasını karnıma atan, büyüdüklerinde ise çocuklarının üzerlerini karalayan. Karanlığa alışan. Aydınlıktan utanan. Bir kağıt gibi karalıyken, üzerinden biraz silgi geçecek de altlarındaki izleri görecek diye endişeye kapılan.
    ... diğer entiriler ...