bugün
yenile

    hayatın gerçekleri

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Hayatın gerçeklerine aşina olduğum o dakikalar birer saat halini almadığındandı kötülüklere yabancı oluşum. Dünyanın tozunu yutmak bir sahnenin tozunu yutmak kadar sanatını icra ederken dilinde hissettiğin o ekşi; zanaatını midene indirirken aldığın; kamaşan dişlerini yatıştıran o tatlı tükürük kadar mayhoş değildi. Büyüdükçe anladım ben, dünyanın tozunu yutmak; insanların kusmuklarını yalamak kadar mide bulandırıcı fakat insana insan oluşunu, nereye ait olduğunu hatırlatan bir eylemdi. Yine de hiçbir zaman bu beden, bu dünyaya ait hissedemedi. Denemedim mi? Denedin mi? Sen bir sorsana bana, denemeyi istedin mi?! Bir ip üzerinde yürüyen cambaz, çakılıyor yere ve cehennemde buluyor kendini. Ya cehennemin kavruk tadını kalbinde hissedecek ya da insanların kusmuklarını yutacaktın. Bir farkı var mı? Var. İyi biri oldukça insanların artıklarını fazlasıyla yiyor, eksiğini kusuyordun. Yetmiyor, kustuklarını yiyordun bir de; bir nevi karma görevi görüyordun. Bir günah keçisi… …ve ben insanların bayramlarında boynunda halat bağlı o koyun olmak yetine şeytanın keçisi olmayı tercih ettim. Çünkü o halatta yürüyecekti insanlar, ufakken bilirdim. Günahlarına girdikleri hayvanlar midelerini doyurur ama doyurmazdı gözlerini. Keşfederdim… …kendini hiç keşfettin mi! Keşfettiğin kadar başka tenleri! Doyurdun mu kendi gözlerini? Günaha yani. Anca tene doyar senin gözlerin, ama doyurmaz hiçbirinin onların gözleri senin bedenini. Emindim. Beni aradığına, telefonda gördüğüm bir ismin beni aramak istemediğini; hepsinin çıkarının peşinden koştuğunu bildiğim kadar bilirdim. Peki sen biliyor musun? Bir ipte bir cambaz olmayı hiçbir zaman istemedim! Ama benim Sırat Köprü’mün çıkışı da bir cennete açılmadı! İşte bu yüzden, şeytanın kurbanı artık insanların oyuncakları olduğundan; bir cehennem tazısı olmayı seçtim.
    ... diğer entiriler ...