bugün
yenile

    huzurlu hissedilen anlar

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Huzurdan pek haz etmiyorum genel olarak, ince ve tatlı bir an içimde fırtınalar koparabilir; o fırtınayı sel götürür kendimi ana bırakabilirim, o an o kadar tutkuludur ki içimdeki alev fırtınayı daha da yellendir, ya da fırtına doluya tutulur. Fırtınanın kendisi huzur olsaydı, bir türlü ona odaklanmayı beceremezdim. Fakat Rusça metinleri üzerinde, özellikle şu an Dostoyevski’nin bir kitabının tek bir sayfasının sabahtan beri başında oturabiliyorsam fırtınaya tutulan ben olmuşumdur. Huzur, fırtına öncesi son sessizlik gibi. Çığlıkla seslendirilen bir nakarattan önceki bir nefeslik es gibi. Huzuru ancak buralarda hissediyorum. Aklım ancak böyle zamanlarda sakin kalabiliyor. Çünkü içimdeki vahşi doğanın ikliminde yaşatırsam, o an ölür. Anın ta kendisi ölür. Aklıma saplanan fikirlerin bir faydası olmaz, bazen sakin olmak gerek. Zorlukları aşmaktan ziyade ziyadesiyle yaşamak gerekiyor bazen. Aksi halde bir metinde bütünlük sağlanamaz, aksi halde detone olunur. Bütünlük sağlayabilmek için, yapılan işe saygını sevgini, belki biraz biraz körelterek, gerçek bir sevgiymiş gibi göstermek gerek. İnsanın kendisine karşı erdemli olması bu yüzden zor. Kişiliğini yaptığın bir işe entegre etmek, bu yüzden kolay değil.
    ... diğer entiriler ...