geçen gün üşenmeyip ilk sezonunu tamamen, ikinci sezonundan ise yayınlanan tüm bölümleri izledim. açıkçası hiçbir şey anlatmayıp izleyicinin gazını şiddet üzerinden alan ve bunu yaparken adaleti söğüşleyen basit bir yapım gördüm. oyunculuklar ve senaryo da kötü. bizim insanımız vasat işlere o kadar alışmış ki her şeyde bir derinlik arıyor. oysa böyle bir suç & adalet dizisinde bile suç nedir ve gerçek adalet gerçekten nasıl sağlanır, tek bir kez bahsedilmiyor.
hakan günday’ı severim. ta 2000-2001 yılından beri takipçisi, hatta ilk yıllarda hayranıydım. üç-dört defa da tanışıp yüz yüze görüşmüşlüğüm, hatta kitap önermişliğim bile vardır. gel gör ben yaşı ilerledikçe kendi alanında gerileyen sadece iki insan gördüm bu ülkede. biri hakan günday, diğeri ise tarkan. yani şu iki insanın bir başlangıç işlerine bakıyorsun, bir de günümüzdeki aptal saptal üretimlerine, keşke ömrünüzün ilk yıllarında kamyon falan çarpsaydı ölseydiniz de bizi şunlara maruz bırakmasaydınız diyorsunuz.
kötü dizi. günümüzün neredeyse tüm kitapları ve şarkıları gibi. dün başka bir başlıkta dedim, galiba hep kötüydü sinema, edebiyat ve müzik eserleri. arada bir iyiler çıkıyor, onlar da bir boka yaramayıp bizi uyutuyordu. edebiyat ve sinemaya dair her şey gevezelik üstüne kurulmuş galiba. belki de bu yüzden olsa gerek, çürümenin en temeline hiç kimse inmiyor. çünkü işine gelmiyor. bu dizi özelinde söyleyecek olursam, bireysel veya toplumsal bir suçun ne olduğu veya neden gerçekleştirildiğinin gerçek anlamda anlatılmaması akıl almaz bir riyakarlık. aslında olay dümdüz de anlatılabilir ama hakan günday gibi bir adama yakışmıyor. birader sen emrah serbes misin amına koyim, 25 yıl önce kinyas ve kayra’yı yazmış adamsın. son 4-5 kitabın, bu dizi ve geçenlerdeki filmin nasıl çöp işlerdir öyle. ayıp vallahi. tamam belki çok para kazanıyorsun ve popüler oldukça egon okşanıyor ama valla sana yakışmıyor. ki dizi teknik olarak daha ikinci veya üçüncü bölümde sıçıyor. koca ülkede en fazla 4-5 kişide olabilecek aracın kimin üzerine olduğunu emniyet bulamıyor.
bu dizideki tek güzel taraf ufuk karakteriydi. bak dizi o kişi ve onun vicdan muhasebesi üzerinden gitseydi şaheser olurdu. hani, o yakılan eve ilk taşı atan ve sonrasında evdekileri kurtarmaya çalışırken yüzü yanan karakter. bu yüzden yıllardır vicdan azabı çekip adı deliye çıkan. işte o karakter çok iyiydi. keşke dizi onun üzerinden gitseydi. diğer türlü saçma ve ortaokul piyesi tadında. ve dediğim gibi, hem kendi içerisinde tutarsız hem de içeriğin işlenişi zayıf. insan suç üzerine dizi çekip de suç nedir diye iki okuma yapar la. bir şeyler araştırır. ama yok. herkes popülerliğin ekmeğini yiyor. çünkü biliyorlar, zaten tüketecek millet. al ben bile tükettim. harcadığım zamana yazık oysa. mesela bu aralar
the big bang theory’i yeniden izliyorum, şu dizinin bir bölümü bile bin tane şahsiyet’ten daha değerli ve ne yaptığını bilen bir iş. bir de kendi içinde tutarlı.