bugün
yenile

    arkadaşın ölmesi

    14
    +
    -entiri.verilen_downvote
    9. Sınıfta bir kız vardı o kadar sessizdi ki sadece kitap okuyordu. Tek arkadaşı kitaplarıydı. Bende bir o kadar konuşkan, sosyal biriydim. Sınıf öğretmenimiz benim yanıma oturttu onu, hem o biraz açılsın hem de ben biraz sakinleşirim belki diye.. Neyse, bu kızla okulda hiçbir şekilde iletişim kuramıyorum, eve gidiyoruz bana mesajlar atıyor konuşmaya çalışıyor. Ne çok sinirlenirdim. Bir gün öğlen arasında aldım karşıma konuşacam neden böyle yapıyorsun diye, konuşacaksan okulda konuş diyecem. Bana 'ben insanlardan korkuyorum, sadece bir tane arkadaşım var o da ilkokuldan arada sırada konuşuruz, ama kitapları çok seviyorum.' dedi. Oturduk kitaplardan konuştuk. Sonra başladım kızla gerçekten arkadaş olmaya çalışmaya. Olduk da.. Başka bir arkadaşamız da vardı. Çok iyi üçlü olduk hatta. Ama anlatmazdı hiçbirşeyini, lafı zar zor alırdık ağzından. Seneler geçti, biz büyüdük, biz iki arkadaş tonlarca olaylar yaşıyoruz, ne insanlar gelip gidiyor benim minnoş arkadaşımın hala hayatında sadece biz varız sadece ilkokul arkadaşı çok kırıyor kalbini sürekli ondan yakınıyor bize. Üzülüyor hem de çok üzülüyor. Bizim sınav hazırlığıydı, yoğunluktu derken buluşmalar seyrekleşti. O hayatımın boka dönüştüğü seneye geldik, bir gün deprem oldu. Kimsenin telefonu çekmiyor, ulaşamadığımız her insanın 'Allah korusun' öldüğünü düşünüyoruz.. Ulaştık çok şükür hepimiz birbirimize. Depremden sonra başka şehire taşınmaya karar verdiler. Ablası, annesi, o Maraş'a taşındılar, babası ve iki erkek kardeşi kaldı bizim memlekette. Sonra biz kazandık üniversitelerimizi, gidiyoruz okula. Bir gün hiç hatırlamadığım bir konu yüzünden biz kestik konuşmayı. Diğer arkadaşımızla görüşüyorlardı ama biz kırgındık. Hiç düşünemedim bir gün gönlünü alamayacağımı, gelirdi aklıma sürekli artık kibir mi desem, konuşmaya çekinmek mi desem, konuşmadım hiç. Diğer arkadaşıma sorardım napıyor diye üniversitede çok güzel arkadaşlıklar kurmuş, alırdım haberlerini ondan çok mutlu da olurdum. 'Vay beee açıldı sonunda.' derdim. Ona hiç söyleyemedim. İkinci deprem geldi. Maraş dediler, biz de zaten çok korkuyoruz, aradım telefonu çalıyor ama açmıyor. Diğer arkadaşımla onu, ablasını arıyoruz açmıyor. Twitter'den öğrendik enkaz altında kalmışlar. Bir erkek kardeşi daha ordaymış. 3 gün boyunca büyük umutlarla, ölebileceğini ona hiç yakıştırmadan aradık, belki çıkmışlardır enkazdan diye. 3. gün çalmadı artık telefonları ve en küçük erkek kardeşinden aldık ölüm haberini. O kadar inanamadım ki gittiğine, gitmez ya gidemez dedim hep. Geç kalmışlığın verdiği acı da cabası zaten. Annesi kayıp gencecik üç can göçüp gitti. Cenazesinde o kadar donuktum ki herkes ağlıyor, baktım toprağına kaldım öyle. Hani derler ya 'hayatım film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden', o toprakta gördüm bütün anılarımızı. Eve giderken vurdu kafama 'yok artık'. Yolda oturdum ağladım. Taziyesine gittik birkaç insan dışında hiç kimse yok. Babası bile gelememiş annesini arıyor diye, kardeşi zaten bitmiş. Hep çok yalnızdı, ama yalnız gitmedi. Yanına iki kardeşini, canından çok sevdiği annesini aldı da gitti. Bu dünyada kimsesi yokmuş canım arkadaşım. Ben iyi bir insan olamadım sana karşı, kırgın gönderdim. Sadece seni hep çok sevdim, hep çok seveceğim. Gittiğin yerde mutlu ol. Beni affet...
    ... diğer entiriler ...