bugün
yenile

    mutfak masasında annenize anlattığınız kişiye ne oldu

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Mutfak masasında annemle hiç oturmadım, hiçbir yerde annemle hiç oturmadım, zamanı kovalardım sonsuzluğa açılırdı saniyeleri öyle imkansızdı onunla konuşmak. Bir sınav sabahı bana ısmarladığı kahvaltı masasını hatırlamak kadar acınasıydı, hala nefes alırken annesiz kalmak. Sinemaya gidecektik, söz vermişti ben çok küçükken; kafeye gidecek, orada sohbet edecektik geçen yıllarda. Gidecekmiştik, edecekmiştik fiilleri ne kadar mantıklıysa o kadar gerçekleşmesi muhtemel aktivitelerdi bunlar. Ve bunları yazabildiğim kadar safım; beynimde tekrar edebildiğim kadar bu anıları bir pembe fili hayvanat bahçesinde ziyaret ediyormuş gibi yaşıyorum, fakat bu masal “ile” bağlacıyla bağlanmayan bir dolaylı tümleci olmayan bir masal; öznesi sert gerçekçi bir romanın karakterinin rüyasında görebileceği bir masalken uykularından kabuslarıyla uyandıran türden bir masal. Masallardan da kabuslar olurdu, hatta en çok masallardan. Çünkü masalların kahramanları hep yalnızdır aslında, etrafında dönerken sihirli olayların kahramanlarıdırlar. Gerçek olmayan şeyleri yaşarlar, onlar çocukturlar; anne karnında da yalnız olan çocuklardan. Dinleyemedikleri masalların hıncını annelerine tıkadıkları kulaklarından çıkaran; yaşayamadıkları, adeta bir sihirmiş gibi gerçeküstü olayların hıncını başka insanların romanlarında kötü bir masal karakterini oynayarak çıkartan. Ulaşılmazdır o çocuklar, kimsenin duymadıklarıdır, ve kimsenin duymadıklarını hisseden çocuklardan; hissettikçe büyüyen ve büyüdükçe kendi romanını yazan çocuklardan.
    ... diğer entiriler ...