sex and the city

ben bu diziyi önce 20 yaşında şimdi de 25 yaşımda daha 2-3 hafta önce tekrar izledim ve bence big ile ilişkilerinin yürümemesinin sebebi hep carrie’ydi. big olduğu gibi davranırken carrie hep daha fazlasını istedi ve ortada sorun yokken sorun çıkardı. adam zaten sana baştan evlenmek istemediğini söylemiş demek ki kendini hazır hissetmiyor. ne diye adamın boğazını sıkıp dram yapıyosun???? ne kadar toksik olduğu mükemmel bir ilişkisi varken bile içine sıçacak yer aramasından belli zaten. -ah aidan üzümlü kekim….- sözde adama aşıksın, adam da almış seni sessiz sakin vakit geçirebileceğini bir yere götürmüş. yok anam böcek varmış, klima yokmuş bıdı bıdı. madem bu kadar manhattan kızıysan ne diye elin marangozunu kendine aşık edip acı çektiriyorsun be kıvırcık koyun. sana çok sinirliyim carrie… anlatamam. ilk izlediğimde carrie’e bu kadar hak verirken sonrasında ilişkilerinde yanlışları yapanın hep o olduğunu görünce demek ki bakış açım bu kadar değişmiş diyebildim. bazen bazı dizileri aradan zaman geçince tekrar izlemek ne kadar değiştiğinizi gösteriyor. ayrıca; samantha bu zamana kadar yazılmış en güçlü kadın karakterlerden birisidir bence. keşke onun gibi olabilsem. her anlamıyla imrendiğim bir kadın. miranda’da eh işte. o da steve’i üzdüğü, kaybetmek üzereyken değerini anladığı için sevemiyorum. diğer romantik kadının adını hatırlamıyorum şu an araştırmaya üşendim ama en azından onun mutlu sonunun olması beni de mutlu etti. özetle; kadın - erkek ve dostluk ilişkileri ve cinselliğe dair kendinizden örnekler görüp ders alabileceğiniz mükemmel bir yapımdır. not2: carrie’ler kapatılsın.