daha önce burda hem ben hem o yazardı ayrılınca ikimizde uçurduk kendimizi. ben dayanamayıp geri döndüm.
bilmiyorum çok uzun zaman oldu yollarımızı ayıralı ama nedense çıkmıyorsun aklımdan. sana karşı eskisi gibi sevgi duymuyorum seni düşününce kalbim yerinden fırlamıyor. ama ah şu şarkılar yok mu gözü kör olsun. ne zaman seni hatırlatan bir şarkı denk gelse ya da seninle dinlediğimiz benim için uzaklara bakıp o anlara tekrar dönmeme yetiyor.
bir şarkı var ki hala dinlemeye cesaret edemiyorum. sana aşık olduğumu anladığımda arkada
(bkz: toprak yağmura) çalıyordu. arabanın içine kaçmıştık yağmur yağdığı için. yaz yağmuruydu ama sırılsıklam olmuştuk. gözlük camlarında minik minik yağmur damlaları birikmişken saçlarının uçlarından burnuna doğru şıp şıp su akarken önce beni düşünüp ellerimi ısıtman hasta olmayayım diye saçlarımı kurutmaya çalışman ve radyodan şarkının girişi.. kafamı kaldırıp baktığımda gördüğüm gözlerinden benim için endişe akan, merhametli, yumuşacık sıcacık bakışlarındı. zaten sevgiliydik bu bakışmamız hiç abes bir durum yaratmadı biliyorum ama ben sana orda vuruldum işte.
bilmiyorum okur musun bunu, okursan bile benim ben olduğumu anlar mısın? hoş zaten okusan da anlasan da iki dünya bi araya gelse de biz bi araya gelemeyiz. ama ben sana geldiğim günden beri sendeyim. tuhaf bi bağ var anlayamıyorum kopamıyorum.