bugün
yenile

    dünyanın en ağır yükü

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Bundan iki buçuk yıl önce dedem koronadan ötürü vefat etti.Ben o zaman 24 yaşındaydım ve hayatımın 20 yılı dedemin yanında geçti.Dedem hastalandığında onu görmeye gidemedim çünkü başka bir şehirdeydim.yaklaşık 1 ay kadar entübe kaldıktan sonra vefat etti. Yaşadığım bu olay da cenazenin ikinci gününe dayanıyor. Dedemin garip bir huyu vardı, yemeğini bizden önce yerdi ve biz yemek yerken o çayını içerdi. Ölene kadar hiç değişmeksizin bu böyle devam etti. Bazen yemek yerken beni de davet ederdi ben de katılırdım.bu kendisinin oldukça hoşuna giderdi. her yemekten sonra küçük çelik demliğine yaptığı çayı hiç su katmadan içerdi, zaten sinirli bir adamdı iyice sinirli olurdu. Dedem öldükten sonra cenazeye geldim.Defnetmesi, gelenleri ağırlaması derken ilk günün nasıl geçtiğini anlayamadım.zaten en anlam veremediğim olaylardan birisi de bu. acımızı yaşacak vakit bulamamak. İkinci gün sabah uyandım herkes yine bizim evdeydi.Dedemin tüm çocukları ve torunları evdeydi. sabah kahvaltı hazırlanırken bir yandanda sobanın üzerine koyulan demliklerde su kaynıyordu. İçlerinden bir tanesi küçük olduğu için erken kaynamış ve ucundan sobanın üzerine su damlamış sürekli ses yapıyor. Annem içeri geldi Elevay şu demliği mutfağa götürür müsün dedi. Ben de tamam götürüyüm anne dedim. Sonra o demliği elime aldığımda öyle bir ağırlaştı ki, öyle bir canımı yaktı ki. Dedem gitti ama demlik hala kaynıyor. Artık kimse o demlikten çay içecek kadar cesur değil. 1 haftanın sonunda herkes yavaş yavaş evlerine giderken demliği almak istedim ama halam benden önce davranmış. Yine de ne zaman köydeki sobadan ses gelse aklıma hep dedem gelecek.
    ... diğer entiriler ...