red dead redemption 2

yaklaşık 2 gün önce bitirdim oyunu. 2 gündür oyunun etkisindeyim hala. bu oyunun hikayesi, red dead redemption 1'den öncesini anlatıyor. yani hikaye olarak 2-1 olarak ilerliyor. şayet bu seriye başlayacaksanız önce 2. oyunu sonra 1. oyunu oynayın ki hikayesini daha iyi anlayabilirsiniz. ama hikayesinden önce oyunun içeriğini anlatmak isterim sizlere. bu oyun amerikan'da geçen bir kovboy oyunu. hayatınız at üstünde, çatışarak, soygun yaparak geçiyor. oyunun en büyük özelliklerinden birisi, ayrıntı olayının bokunun çıkarılması. örneğin; bir göreve doğru ilerlerken yolda ayağını yılan sokmuş bir adam görüyorsunuz. bu adama yardım etmek veya etmemek tamamıyla sizin elinizde olan bir şey. yardım etmez devam ederseniz adam büyük ihtimalle ölüyor. yardım etmeyi tercih ederseniz adamın hayatını kurtarıyorsunuz. işin daha tuhaf bir kısmı, olmadık bir yerde, olmadık bir zamanda, sizin bile o adamı unuttuğunuz bir anda, o adam karşınıza çıkıyor ve milletin içinde "bakın bu adam benim hayatımı kurtardı" diyor ve bu sizi çok mutlu ediyor emin olun. ayrıca oyundaki karakterlerin yediği yemekleri bile gerçekçi yapmış adamlar o kadar ayrıntı kasmışlar. oyunda onur seviyesi var. bu onur seviyenizin ne durumda olduğuna göre gidişat değişiyor. yaptığınız, aldığınız her karar hayatınıza ciddi oranda etki ediyor. onurlu bir adam olmayı tercih ederseniz, malzeme almaya giderken dükkan sahipleri size indirim yapabiliyor veya yoldan geçen biri durup dururken selam verebiliyor. şayet onursuz biri olmayı tercih ederseniz, yoldan geçen biri durup dururken kafanıza sıkabiliyor. yaptığınız her şey emin olun oyunda çok önemli. oyunda 4 farklı son var ve bu sonlar sizin onur seviyenize göre değişiyor. hatta onur seviyenize göre diyaloglar, soundtrackleri bile değişiyor. oyundaki en güzel şeylerden biri de oyunun binlerce diyaloğa sahip olması. oyunda gelişi güzel bir karakterle bile uzun uzadıya konuşabiliyorsunuz ve oyundaki her insanla iletişime iyi yada kötü geçebiliyorsunuz. mesela çok şişmanlarsanız diğer karakterler sizinle dalga geçebiliyor yada kovboy şapkanızı unutursanız yine dalga geçebiliyorlar. yolda giderken birisi sizi yemeğe çağırabiliyor veya haydutlar sizi tuzağa düşürüp soymaya kalkışabiliyor yada birisi sizden olur olmadık bir sebepten yardım isteyebiliyor. hatta bir yerden geçerken adamın birini kurtarmıştım. adamı kurtardığımı ben bile unuttum. adama şehirde bir yerde rastladım ve adam bana ücretsiz silah verdi. en farklı diyaloğ ise, oyunda nigel diye bir karakter var ve gavin diye birini sürekli şehir şehir gezip arıyor. şehirde "gavin neredesin? "seni bulmalıyım" "gavin'i gören oldu mu?" diye sorup duruyor. hatta size bile soruyor :) ama işin tuhaf kısmı, gavin'in oyunun hikayesine gram katkısı yok. hatta gavin'in kim olduğunu bilen yok siz düşünün. belki nigel kafayı üşütüp, gavin diye bir hayali karakter oluşturdu yada gavin bir köşede öldü. bilmiyoruz.. yani anlayacağınız oyun sizden bağımsız olarak devam ediyor. restorantlarda yenilen yemekler gerçekten npc’ler tarafından yeniliyor! kesip yemeği çatala götürüp yiyorlar. yemek bitince de kalkıyorlar masadan. i̇lk gördüğümde şok geçirmiştim. 1 saate yakın npc’lerin yemek yemesini izledim :) mesela oyunda gizli bir tarikat var bu tarikatın ayinlerine tanık olabiliyorsunuz. müdahale edip alayını vurmayı seçebilir veya olaya bulaşmamayı da seçebilirsiniz. hatta ben bu ayinlerden birinde, ayindekilerden birinin eteğinin tutuştuğunu ve kurtulmaya çalışırken ayindekilerden birkaçını daha tutuşturduğunu gördüm :) yine bu ayin düzenleyen bir gruba rastladığımda ormana büyük bir haç dikmeye çalışırken yanlışlıkla haç bunların üzerine devrildi ve hepsi öldü. ben uzaktan izleyip kahkaha attım :) oyunu oynarken başınıza ne geleceğini cidden kestiremiyorsunuz. yardım ettiğiniz birinin size ileride faydası dokunduğu kadar zararı da dokunabiliyor. onur kasacağız diye birinin evine yemeğe gittim, tecavüze uğradım siz düşünün. tabi bu durum o adamın timsahlar tarafından yenmesine sebebiyet verdi :) oyunda çok iyi bir avcılık mekaniği var. mesela avladığınız hayvanı pişirip yiyebiliyor veya derisini yüzüp satabiliyor veya bir eşyada kullanabiliyorsunuz. ayrıca hayvanı neresinden vurduğunuza göre derisinin kalitesi vesaire değişebiliyor. anormal bir hayvan avlayıp kampa getirirseniz (bkz: kedi) (bkz: köpek) kamp sakinleri buna tepki verebiliyor :) oyunda atınızı da iyi seçmeniz gerekiyor çünkü atınızla ilişki seviyeniz mevcut. mesela atınızı beslerseniz, severseniz atınızla ilişkiniz artıyor ve çatışmalarda atınız daha cesur davranabiliyor. ama yeni bindiğiniz bir at, çatışmada ürküp sizi üzerinden atabiliyor veya arkasına geçtiğinizde size çifte atabiliyor. bu yüzden sağlam bir at ile ilişkinizi geliştirirseniz iyi olur. çünkü hem karakterin hem de sizin atınıza bağlılığınız cidden fazla artıyor. atınız öldüğünde karakteriniz ağlarken sizin de içiniz cız ediyor. oyunun güzel yanlarından birisi de müzikler ve grafik kalitesi. grafik kalitesi inanılmaz yüksek olan bu oyun, müzikleri de mükemmel yedirmiş. aksiyon halindeki müzik mükemmel, sakince at sürerken ki müzik te süper. özellikle vurucu kısımlarda çalan müzikler insanı ağlatabilecek kıvamda. oyunu kesinlikle TÜRKÇE yama ile oynayın! ingilizce oynayacaksanız hiç başlamayın bile. hikayesi çok önemli. hikayesi..... arthur... oyunun hikayesi mü kem mel yapılmış. oyun, karaktere sizi tam olarak bağlıyor. arthur'un karakter gelişimini mükemmel işlemişler. kötü karakterlerden cidden nefret ediyor, iyi karakteri çok seviyorsunuz. oyunun hikayesi hakkında spoiler vermeyi doğru bulmadığım için hikayesi ile ilgili entirimi sonra yazacağım ama bu oyunu oynamadan ölmeyin mümkünse. ben o kadar sinirlenerek, o kadar üzülerek oynadım ki oyunu, 25 yaşında adamım sinirden ağlayarak bitirdim oyunu. kalıcı yara bıraktı bu oyun bende. keşke sigarayı bırakmasaydım..... you're a good man mr. morgan! --- spoiler --- arthur iyi silahşördü ama fena bir kusuru vardı. dutch'a fazla güveniyordu. sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. eğer geri dönüp söyleyebilseydim söylerdim. ‘arthur derdim, her ihanet sevgi ile başlar.' --- spoiler --- --- spoiler --- "ya bir şeyi yap ya da diğerini yap. aynı anda iki insan olmaya çalışma." Mr. Arthur Morgan. --- spoiler --- edit: imla.