bugün
yenile

    özlenene mektup

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    T: özlenilen kişiye mektup. Seni sevmenin tatlı acı bir hali var. Zorundaymışsın gibi değil, fazlaca isteyerek, hatta doyumsuzca bir his. Shakespeare gerçekten de iyi demiş “Bir tanesinde sevmek için yeterli değil, bir sonra ki hayatımda seni arayacağıma söz veriyorum.” Sen böyle şeylere inanırsın. Beni de inandırdın çünkü neden olmasın? Sen öldükten sonra ne olarak geri gelmek isterdin? Ben bir kelebek olabilirim. İlk seferimden sonra uzun bir hayat yaşayamayacak kadar yorgun olacağımı bildiğimden fazla yaşamak istemem diye düşünüyorum. Kelebek ömrü biraz da son sarılış gibi. Ölüyorsun ve bir bakmışsın bir kelebek olarak gelmişsin hayata tekrardan. Yaşamak için bir günün var. Acabaların, keşkelerin yok. Sadece bir günün. Ne yapabilirsin? Ahh keşke dediklerinin peşine mi düşersin yoksa pişmanlıklarına mı dilenirsin? Şu koca hayat labirentinde tek amacımız belkimizi bulabilmek. Asıl amaç büyüükk belkimizi bulabilmekte. Nedir bu büyük belki ? Yaşadığımız birkaç yılın ardından ne olduk? Hala ne için zorluklara direniyoruz? Eninde sonunda biri gelip “Bravo, çok başarılı yaşadın al sana geriye kalan ömründe harcayamayacağın kadar para, altın, mücevherler.” Sırf hayatta kalmak için yıllarca çalışıp durmaktan iki büklüm olmuş belimi doğrultabilmek için mi? 50 yaşında hayattan nasibimi almış bir şekilde mezara girmeyi tercih ederim. Sende öyle. Senin yaşlanmış halini düşünmeye başladım. Güneş sarısı saçların kar beyazında dönüşmüş. Gözlerinin rengi çıkmış ortaya. Hayat sana iyi davranmış. Cildin pek kırışmamış, yanaklarından dolayı olsa gerek. Hep öyle söylerdin, haklıymışsın. Bense yalnız kalmışım torun tombalak oğul evlat yok. Yorgun argın geçen hayatın arkasından sövüp saymaya devam ediyormuşum. Çevremde ki diğer ak sakallılara en berbat hayatı ben yaşamışım gibi nasihatler veriyormuşum. Beni bu hale getiren hayatın içine sıçayım. Senin anlayacağın söylenme huyumu kaybetmemişim. Aksi, lanet bir dede olmuşum. Ak bıyıklı diyorlarmış bana. Hoşuma gitti, beğendim. Yıllar evvel bir kız vardı hayatımda diye başlıyormuşum. Öyle biriydi ki o, Güneş, değdiği saçlarını kıskanırmış onun. Öyle güzel sapsarı saçları varmış. Ay ise gece aydınlattığı yolu kıskanırmış, öylede parlak gözleri varmış. Cildi ise bembeyazmış. Sesi sabah gün aydınlığında öten gugukçuk kuşları misaliymiş. Duyduğun an kapılır kalırmışsın, ne dediğini duymamazlığa gelip kızın sesinin tınısında kaybolurmuşsun. O kadar güzelmiş işte. Sonra ben gençken neydim diye kendimi şımartırmışım. Ah hayal kurmak iyi geliyor bazen. İyi geceler Güzel kızım bugünlük bu kadar. İyi uyu.
    ... diğer entiriler ...