"asıl mesele yıkılmak üzere bulunan imparatorluktan bir türk devleti çıkarmaktır." - 1905
"uygarlık demek, bağışlama ve hoşgörü demektir. ilkel toplumlardır ki kan davası güderler. bağışlamaya, hoşgörüye dayanmayan uygarlık, zorbalığa dayanan uygarlıktır ki, çöker... o, uygarlık değildir." - 1936
bu iliştirdiğim iki not da atatürk'ün bizzat kendisinin tuttuğu notlardır. tarihlere dikkat edin. adamın kafasında ezelden beri bir türk devleti kurmak varmış zaten. lakin o kadar pragmatist ki; yeri geldiğinde ayıya dayı diyor, padişahın karşısında açık vermiyor. zamanı var çünkü. her doğru her zaman her yerde söylenmez, hayat bir zamanlamayı iyi ayarlama oyunu.
ikinci nota gelince de paşamın kurmak istediği uygarlığın mihenk taşını görüyorsunuz. kan davası gütmemek... geçmişte ne olduysa oldu, ülke elden gidiyor anasını satayım. bırakın şu kk alerjinizi de en güçlü muhalif adaya oyunuzu basın geçin. neyin ilkeli duruş kasıntısı bu anlamıyorum. biz de vatan haini değiliz ya da kk'ye tümden bayılmıyoruz herhalde. rte gitsin sonra kendi aramızda bir daha dağıtırız kartları, önce bir şu adamı oyundan atalım. lütfen lan.
benim esas canımı sıkan milliyetçi insanların çoğunun atatürk'ün ilkeli ama bir o kadar da pragmatist oluşunu idrak edememesi. bakın bu benim hazmedemediğim bir defo. açın bakın sedat peker bile bu konuyu şahane tahlil etmiş, siz bir türlü edememişsiniz. atatürk bir şey yapacağı sırada ilk önce baktığı şey zamanlaması. o yanlış olursa yapacağı şeyin hiçbir önemi yok çünkü. lakin siz zamanlamaya hiç bakmıyorsunuz, 7/24 sabit kafa olunca ilkeli, doğru orantılı sanıyorsunuz kendinizi. yapmayın şunu.
üç kurşunluk opera oyununa selam ederek konuyu şöyle nihayete erdiriyorum;
(bkz: atatürk hiçbir zaman böyle hıyar bir duruma düşmemişti)
t: seçim bu herif yüzünden rte lehine sonuçlanırsa sokağa nasıl çıkacak merak ettiğim şahsiyet.