bugün
yenile

    iç dökme seansı

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    İçine çekildiğim boşluğu görebiliyor, ve dokunabiliyordum sanki. Bir şeyler soyutluğunu yırtıp atmış somutlaşmıştı. Karşımda her biri hesap soruyor, Beynimin illüzyonları beni toz zerreleri kadar küçük parçalara ayırıyordu. Baktığında ne kadar zararsız değil mi bu durum? Fakat artık kan durmuyor ve ben ölüyorum. Yok olmanın dayanılmaz ağırlığı.. Aynı anda ot çekmişcesine oluşan o his. Yok olmak biraz da sigara içmek değil miydi sahiden? O muazzam tat, karşı konulamayan hafiflik ve ağırlığın dengesi. İki yana ruhumu çekerken tam ortada paramparça oluşum. Sarhoş olmak ve unutmak istiyorum. Geçmişi ve geleceği. Yine aynı anda. Ruhumda büyük bir onur gibi taşıdığım jilet yaraları var. Kapansınlar diye tanrı karşısında sefilce gösterdiğim kıvranış dansına rağmen öyle çok seviyorum ki onları. Tanrı belki de bu iki yüzlülüğüm sebebiyle beni sevmiyordur. Bazen bir sokak köpeğiymişim gibi başımı okşuyor; hemen arkasından tekmeler, küfürler savuruyor bana. ve sevgili dost, ben bundan sonsuz bir haz alıyorum. Tanrıya aciz olmak, “yaralarımdan öp” diye haykırırken perde arkasındaki “daha fazlasını istiyorum” çığlığını duyması.. Onu o kadar eşsiz yapıyor ki. Bu nedenle aşığım belki tanrıma. Bana nasıl davranması gerektiğini, hak ettiğimin ne olduğunu pek ala biliyor. Bana bir iblis, köpek ve fahişe gözüyle bakıyor.
    ... diğer entiriler ...