bugün
yenile

    kahramanmaraş

    22
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Herkes hediyesini (#4517877) aldıysa oturmaya başlayın, çünkü ben anlatmaya başlayacağım ;) Zamanın böyle hızlı geçtiğini ilk defa hissediyorum. 10 gündür Maraş’tayım, gönüllü öğretmenliğe başvurmuştum ve gittik. Öncelikle İl milli eğitimdeki 30 gönüllü öğretmenin 28’ine canı gönülden teşekkür ederim(diğer ikisi hakkında yorum yapmak dahi istemiyorum öğk). Hayatımın en güzel zamanlarını yaşadım diyebilirim Burada yazdığım her şey, çalıştığım bölgeler için geçerli olup, benim kendi gözlemlerim ve arkadaşlarımla her gün yaptığımız sohbetlerden,çıkarımlardan oluşmaktadır. Maraşta “avşar 1-2, kafum,hastane,batıpark,okul” bölgelerinde ve sahada görev almış biri olarak söylüyorum ki artık insanlarımızın yiyeceğe ihtiyacı yok. İnsanlarımızın bir an önce iyileştirmeye ihtiyacı var. Yemeğe, çikolataya, erzağa falan ihtiyacımız yok. O kadar fazla yardım o kadar fazla abur cubur geliyor ki, sürekli etrafta kusan çocuklar görebilirsiniz. Çok fazla aş evi var. Yemekler her zaman güzel olmasa da orta seviyede diyebiliriz, hatta et kültürü yaygın olduğu için etli yemek çıkarmaya özen gösteriliyor gorsel. Dolayısıyla yemeğe/çaya ulaşmakta sıkıntı çekilmiyor. Tek sıkıntı çekilen alan su. İçme suyu bulmak çok zor. O yüzden bağışlardan büyük paylardan birine su sahip olmalı 2. olarak ise tuvalet ve banyo! Arkadaşlar tuvalet hala büyük bir sıkıntı. Çünkü el yıkamayı bile pandemiyle öğrenmeye çalışan ama bir türlü öğrenemeyen milletimiz, tuvalet kullanmayı gerekten bilmiyor. Her sabah orayı temizleyen amcalara/ablalara acıyorum. Tuvaletin deliğine rulo selpağı komple atıp bile isteye tıkattıran mı dersiniz, sağa sola pisliğini yapan mı dersiniz, artık ne kadar küfür varsa deyin. Tuvalet büyük sıkıntı ve nsıl çözülür bilemiyorum. Havalar da ısınmaya başldığı için bu pisliklerden dolayı hastalıkların artmasını düşünemiyorum bile Banyo olayına gelecek olursak; 10 gündür oradayım ve en son evden çıkmadan yıkanmıştım, bir de az önce eve geldim de yıkandım. Yani yıkanamıyorsunuz. Duş yerleri yok, duş yeri varsa su sıkıntısı var. Su varsa temiz su yok(sarı çamurlu su akıyor) vs vs. Depremin olduğu günden beri yıkanamayan bir sürü insan tanıdım. Ağlayarak yanıma gelip “hocam ben yıkanamadığım için kokuyorum, derse gelmesem olur mu?” ya da top oynarken “daha yeni yıkandım hocam, terlememeliyim” diye hem arkadaşlarından çekinen hem de kendinden utanan bir sürü insan tanıdım. Bu insanlara bu reva görülmemeli. 3. olarak ise bütçe ilaçlamaya ayrılmalı. Yıkanamamaktan kaynaklı insanlarda ne yazıkki bitlenme/uyuz başlamış durumda. Çocuğun kafası dolmuş bit, sanki bir avuç siyah kum atmışsın gibi … anneler çocuklarının saçlarını erkek saçı gibi kesiyor. Bu çocuklar için çok zedeleyici bir harekettir. Eee? Yapmazsa da çocuk bitlenecek. Mecbur . Başka bir yol sunamıyorsun. Tek yaptığın çocukla dertleşmek, o ağlarken kendini tutmak. 4- iç çamaşırı/ped/çorap/şampuan/lif/tırnak makası Havalar ısındı ve bu malzemelerin hepsi lazım. Bu yrdımlar yapılırken hep kız çocuğu ve kadın olarak yollanıyor ama erkek iç çamaşırı ya da erkek çocuğu iç çmaşırı neredeyse hiç gelmiyor. Bu kısımda bir an önce düzelmeli Benim ne yaptığıma gelecek olursak; il tarafından görevlendirildik orada ortam analizi yapıp ihtiyaçları belirleyip dönecektik aslında ama bunları yaparken çocuklarla neden ders de yapmayalım dedik veee dersleri başlattık. Dersleri bildiğiniz dışarda ders anlatarak başlattık kimse gelmez falan derken bayağı katılım oldu. O yüzden her bölgede çalıştık. Çocuklara genel tekrarlar vs vs yapıp ufak ufak okula hazırlayalım dedik. Son günlerde ise çocuklar için çadırlar hazırlandı ve çadırlara davet ettik(kapalı alana girmek istemeyen çoookkk öğrenci var) Dersleri okuldaki gibi yapmak yerine 4 saat olarak yapıp, 2 saat ders yapıyorduk, sonra hep beraber yemeğe gidip(herhangi bir aşevi) sonra tekrar 2 saat ders yapıp bitiriyorduk. Her ne kadar duygusal bağ kurmamay çalışsanız da kuruyorsunuz. Dün akşam vedalaşırken çocuklar çok ağladı, geldiğimden beri ağlamamıştım oturdum ben de ağladım. Çocuklarla işte bu yüzden bağ kurmamaya çalıştık çünkü onlar depremde birilerini kaybettiği için bizleri de “kaybetmiş” gibi gördüler, Ahmet’in ağlamasını bana sarılmasını ölsem unutmam ay… Mesela Kübra…. Sıra arkadaşını kaybetmiş, sınıfa asla girmedi,ben nereye o oraya gitti geldi. Çok konuşmazdı da. kapının orada durdu hep, tahtaya bir kez bile bakmadı ya da dışarda yaptığımız hiç bir etkinliğe kayılmadı.Ben veda ederken ise nefret dolu bir gözyaşı akıttı diyebilirim, hani resmen benden iğrendi. Maraş’ta eğitim işini gönüllü öğretmenler üstlendi ama bana sorarsanız bu bir çözüm değil, tamamen zarar. Çocuklar sürekli bir kayıp(!) yaşayacaklar, bu iyileştirmeyecek onları. Kalıcı öğretmenler gerek acilen! Size sınıflarımızı da atayım, hadi iyisiniz gorsel gorsel Çocuklrda da ekstra bir şımarıklık da oluşmaya başlamış.. bu da ayrı bir durum… İstifçilik de çok fazla.buna da değineceğim ama başım ağrıdı. Yarın editler, ekleyeceklerimi eklerim ama süreç çok uzun ve çok zor dostlar … Edit1: insanlar depremin ilk 2-3 günü yemeğe suya ulaşmakta sıkıntı çektikleri için artık psikolojik olarak yemeği fazla alma eğilimindeler. Mesela bir aile var, istisnasız her yemeğe bebek pusetiyle geliyor, bebeği pusetten çıkarıp içini meyve doldurup gidiyor. Başka zaman olsa ses çıkarırsınız ama zaman ses çıkarma zamanı olmadığı için sadece izlemekle yetiniyorsunuz. Başka bir örnek vereyim(bunu dağıtım ekibindeki arkadaşlarım anlattı) Erzak dağıtımı oluyormuş adamlar ailece her gün sıraya girip alıyor falan derken son günlerde biliyorsunuz ki bakkallar falan ufaktan açılmaya başladı. Bizim ekibe bir ihbar geliyor. Diyorlar ki bu aile buradan aldığı erzağı bakkallara satıyormuş. Şikayet ilgili yerlere ulaşsa bile bir şey yapıldığını sanmıyorum. Çocuklar için oyuncak falan da göndermeyin. Oyuna da oyuncağa da doydular. Kırtasiye malzemesi, zeka oyunları, kitaplar yollayın. Bunu da şundan söylüyorum: ilk dersleri başlattığımızda oyun çadırlarına gelmeyen çocuklar ders için geldi ve kendileri söyledi “hocam 13 yaşındayım bana oyuncak veriyorlar, niye geleyim ki”… Sonra… ne olur aptal ünlülere, basına, siyasilere izin vermeyin. Gelip sirk hayvanlarına bakar gibi bakıp, fotoğraf çekip gidiyorlar. Farkındalık falan yarattıkları yok. Aksine insanlara kendini kötü hiseettiriyorlar. İlk gün salaklık edip izin vermiştim ama sonra izin vermemeyi öğrendim. (bkz: Şurdan siktir git) Edit2: buradan bir teşekkür faslına da başlayayım. Arkadaşlarımın hepsine çok ama çok teşekkür ediyorum. Tır boşaltma işinden taşımaya, elbise tasnif etmekten dağıtmaya, patates soymaktan yemek yapmaya bir sürü işte canı gönülden çalıştık çalıştılar. Hiçbiri “yaa bu benim işim değil” demedi. Müdürlerin müdürlüklerini bıraktığını ego kasmadığını ilk defa gördüm ve iyi ki gördüm(çok tatlılardı:) ) öğretmenlerin mesai gözetmediğini ilk defa gördüm. Çünkü sabah 8 den akşam 20.30’ a kadar büyük bir keyifle çalıştık ve off denmedi(2 kişi of demiş olabilir, onlara da gönüllü oldukları hatırlatıldı, alandan çekilmeleri söylendi) bizi sahaya taşıyan, sahadan alan Maraşlı Muzaffer abiye de bir sürü teşekkür ederim. 80 model otobüsüyle götürmediği yer kalmadı, yanına oturup bol bol sağa sola küfür ettik, adam rahatlıyordu diye ediyordum bi baktım ben de rahatlıyormuşum(ilk defa ağzı bozuk öğretmen görmüş o da :) )
    3Bu arada da ilaç konusu inanılmaz sıkıntı. 2 gündür ağırlaşan bir salgına yakalandım, sağ olsun @bright çok yardımcı oldu ama öksürüğüm krize dönünce çadır hastaneye gittim ve ilaç yok… çocuk şurubundan 2 ölçek içirdiler ve “hocam hasta olmamaya çalışın” dediler. Onlarda haklılar… ve köpek gibi hastayım … - boktanhayat 03.03.2023 01:21:45 |#4517947
    2Ellerine sağlık. Pek çok bölge mahrum. Muhtemelen biz tekrar gidemeyeceğiz ama giden herkesin emeğine sağlık. Ordaki insanlar psikolojik olarak kendilerine gelmesi için çalışmalarda çok önemli. - cilgin attnin hayaleti 03.03.2023 01:28:33 |#4517952
    2Ama maalesef kader planı. - cilgin attnin hayaleti 03.03.2023 01:28:42 |#4517953
    butun yorumlari goster (4)
    ... diğer entiriler ...