bugün
yenile

    the catcher in the rye

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Üst edit: Afedersiniz kim sever bu kitabın orijinal adını. Siteyi bizden başka bir dili konuşan hiçbir halk da kullanmıyor ne bu yabancı dil sevdası anlamadım. Dümdüz, Çavdar Tarlasında Çocuklar yazalım işte, ne var... Saçma. --- spoiler --- --- spoiler --- "Sakın kimseye birşey anlatmayın . Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra." --- spoiler --- Okuduğum en ilginç kitaplardan biri; hem dil hem de bende uyandırdığı hissiyattan ötürü. Bam güm eleştirerek başlayacağım çünkü yapmazsam içimde kalır. Uzun zamandır listemde olan, bir ara okurum mutlaka dediğim kitaplardan biriydi. Arkadaşımın hediye etmesi ile sonunda yollarımız kesişti. İlk sayfalar da çok zorlandım okurken. Hatta birkaç sayfa sonra umarım bu şekilde gitmez bu cümleler dedim. Sürekli kısa kısa cümleler ve geceleri televizyon kanallarını dolaşırken beyaz tv'ye geldinizde karşınıza çıkan düşük tempo, ikinci sınıf ve içinde hiç seks sahnesi olmadığı için kanalın sürekli yayınladığı berbat dublajlı Amerikan filmlerindeki lisana benziyordu cümleler. Sürekli, iki Amerikalı; lanet olsun, ahbap, hey senin derinden he, vay canına gibi kalıpları kullanarak konuşuyormuş gibiydi. Ulan dedim bu nasıl kitap, ben bu bahsettiğim filmlerden de hiç haz etmem ki, nasıl okuyup bitireceğim bu kitabı. Sonra bir şekilde alıştım tabii dile. Ki bana eğreti gelen bu dil, kitap hakkında konuştuğum arkadaşımın çok hoşuna gitmiş okurken. Dile alıştım, tamam dedim bu kitap da böyle yani ne yapalım? Surat yapacak değiliz ya dedim devam ettim. Her şeye alıştım da son sayfaya kadar "filan" kelimesinin aşırı aşırı kullanılması acayip canımı sıktı. "Filan" kelimesine düşmanım artık öyle iğrendim, yeri geliyor aynı cümle içinde üç kere "filan" geçiyordu. Çeviri kaynaklı bir şey mi bilmiyorum, muhtemelen herkes gibi ben de YKY'den okudum. 17 yaşında, Amerikalı, orta üst sınıf bir ailenin çocuğu olan ergen Holden'ın okuldan atılması ile başlıyor kitap. Kitabın üçte ikisini şimdi bir şey olacak ve kitap bambaşka bir seviyeye çıkacak diye bekledim. Daha sonra geleceğim ama son kısmı ile kurtardı diyebilirim. Hayli popüler, kırkların sonunda çıkmış ve yayınladığı döneme göre sivri dilli bir kitap. Zaten kitap dönem dönem yasaklanmış ya da içindeki küfürler sansürlenmiş. Son kısma kadar hem hikaye hem de dil beklentilerimin altında kaldı. Ne bileyim Holden'ın iç dünyası beni pek etkilemedi. Sanki bu kitabı ergenliğimde falan(filan yazsaydım ne komik olurdu)okumalıydım diye düşündüm, bi geç kalmışlık hissi yaşadım çünkü bir hayli kişi kitabı beğenmişti ama bana çok yavan geliyordu. Bu kitap bana yaşlı hissettirdi a dostlar. Ağlayalım. Kendimi Holden'ın yaşadığı şeylerden, geçtiği yollardan, çektiği acılardan ve yaşadığı kafa karışıklığından hayli uzun zaman önce sıyrılmış gibi hissettim. Bu bi bakıma güzel; ergenliği atlattığım tescillendi. (burda gülüyoruz, şaka yapmaya çalıştım) O yüzden beni çok etkilemedi bu ergen kardeşimin depresif halleri. Neyse, gelelim geçer not almasını sağlayan o son kısma. Son kısımdaki abi-kardeş ilişkisi dokundu işte içime. İşte dedim o kırılmaya geldik edebi, duygusal, kalbime dokunacak ve bu kitabı bu kadar üçlü yapan kısım burası. Phoebe'nin minnoşluğunu hissettim resmen. Eğer siz de benim gibi bir abiyseniz eminim bu kısım size de dokunur. Kız kardeşim olmadığı için üzüldüm resmen. Yine. Phoebe üzülünce Holden'ın gitmekten vazgeçip onun gönlünü yapmak için uğraşması çok güzeldi. Gitmekten vazgeçmesinin sebebi; kız kardeşinin ona beslediği saf sevgiye inanması ve bunun ona yanında kalmak için bir neden olması mıydı yoksa kardeşinin üzmek ve ona kötü örnek olmak istememesi miydi karar veremedim. Belki de her ikisiydi. Neyse, güzel bir kitaptı çok uzak başladı bana ama sonra toparladı diyelim. --- spoiler --- "Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir." --- spoiler --- --- spoiler ---
    ... diğer entiriler ...