Bir kısmını izledim, baktım çok uzun olacak yazacaklarımı ikiye böleyim dedim. Kalanı için notlarımı izleyince yazarım artık.
*
Tarikatlar ve cemaatler hayatın gerçeğidir kafasını tümden reddediyorum. Komiktir ki, beslenen ve beslenilen yani simbiyoz halinde bulunulan bir cemaat-ki bunlar ılımlı İslamcı bir cemaat olarak addedilir-bu ülkede bir darbe girişiminde bulundu. Hiç mi akıllanmaz ders almazsınız be kardeşim. Nedir hâlâ bu özgüven. Yok hayatın gerçeğidir bilmem ne.
Şuseriyi mutlaka izleyin, üşenmeyin. Tarikat-devlet\tarikat-siyaset ilişkisini, simbiyoz halini çok çok iyi anlayacaksınız. Konuk, savunmasında bu gruplar hayat gerçeğidir bunu kabul etmeliyiz, devlete sızmadıkları sürece sorun yoktur diyor... Birincisi herhangi bir kanattan devlete\siyasete sızma girişiminde olamayan büyük cemaat yoktur. Bu eşyanın tabiatına aykırı bir kere. Elinde bu kadar üye gücü bulunduran bir grup sessiz sakin zikrine devam etmez. Bir kere bu kalabalık direkt olarak oy demektir. Belki bunu okuyan kişi şu an pek anlam veremiyor bu dediklerime ama şöyle örnek vereyim hem de suyun öte tarafına dokunan bir
örnek
Habere göz attınız varsayıyorum. Şimdi elinde bu kadar üyesi olan, seçim sonuçlarını etkileyebilecek kadar çok üyesi olan bir cemaat; bir parti ya da siyasetçiye oy verir de bunun bir karşılığı olmaz mı? Karşılığı bellidir, ya devlet kadrolarına bu cemaatin adamları yerleştirilir ya da maddi yardım sağlanır. Maddi yardımı nakit olarak düşünmeyin, örneğin bir ihale bu cemaatin üyesi olan birine verilir, cemaat üyesi normalde almayacağı ihaleyi alıp parayı cebe indirir ve tabii kendine bu ihaleyi ayarlayan cemaatine de sakalını atar. Ne oldu? Cemaatler sadece namaz kılıp Kuran okuyor mu sanıyordunuz? Terör örgütünden farksızdır bunlar. Gördük da işte 15 Temmuz'da olanları.
Konuk, tam da benim yukarıda bahsettiğim bu toplu oy meselesine kontra yapmak istercesine atak yaptı ama pozisyon ofsayt. Cemaatler üyelerini tek tipleştirir. Mazlum, masum, Allah, peygamber ve hepsinden daha çok cemaat liderine bağlı tiplere dönüştürür "birey"i. Birey ölür yerine beyni yıkanmış, kulluk vazifesini yerine getirmek için ibadetten başka bir işi olmayan, gündemden, dünyadan uzaklaşmış "birey"ler ortaya çıkar. Böyle yapmazlarsa bu kadar insanı konsolide etme şansları yoktur çünkü. Şimdi ne bireyi ne özgürlüğü allasen. Geçiniz.
*
Çok büyük komedi ya kajshshshsgs Her şeyi Chp'ye kitlemeye çalışıyorlar hâlâ. Genç fetö ile neden işbirliği yaptınız diyor, konuk, bunu Chp'ye soruna getiriyor. Ne alaka ulan ne alaka? Yeşil kuşak teorisini Chp'ye kitlemeye çalışıyor. Jsjshshshdh Ilımlı İslam projesinin doğurduğu en büyük yapının üyesi diyor bunu. Hiç mi utanmanız yok be kardeşim...
*
Yine bir başka ofsayt. Atatürk Yunanla oturdu konuştu mevzusu. Her savaşın, işgalin sonunda devletler oturur ve bir kritik yapar, sınırlar, savaş borçları belirlenir, barış anlaşmaları imzalanır. Ne yapacaktı Atatürk? Ya bu kadar savaştık, kazandık tamam hadi kabuğumuza çekilelim kimse ile bundan sonrasını teminat altına alacak anlaşma ve antlaşmaları imzalamayalım mı diyecekti? Herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız? İnsan aklıyla böyle alay edilir mi?
Bu program sadece gençler çağrılmamalı. Salonun seviyesi Türkiye ortalamasının hayli üzerinde gözüküyor ama yetersiz. Bu şark kurnazlarına anında cevap verecek alnında uzman kişiler de çağrılmalı. Yoksa böyle saçmalıklar dinliyoruz ve gençler hem yetkin olamadıklarından hem de heyecanlı olduklarından cevap veremiyor. Orda olsam belki ben de tıkanırdım.
*
Diğer bir husus da az önce ılımlı İslam projesi falan diye yakınan adamın partisi-başta o küçük enişte Ahmet olmak üzere-başta Suriye olmak üzere dış politikadaki mevcut kepazeliğin sorumlularıdır. Hani ılımlı İslam falan diyor ya beyefendiye Neo-Osmanlıcı dış politikanın sonuçlarını sormak lazım. Bu hayalperest Neo-Osmanlıcı dış politika bugünkü sığınmacı sorunu hem ortaya çıkarmış hem derinleştirmiştir.
Ayrıca Suriyeliler öyle bir anda gelmemiştir bunu daha önce ufak bir örnek ile anlattık.
(bkz: Türkiye'nin doğu sınırındaki mayınları temizlemesi)
*
Konukların dışarıdan yemek söyleme işi yasaklanmalı. Tüm ciddiyetin içine ediyor bu mevzu. Bir konuk ve ona muhalif kimseleri izlemek istiyorum ben. İki dakika önce gençliğimi çaldınız diyen adam hööüüü pizzaaaa diye bağırıyor. Ne bu bir tür stocholm sendromu falan mı? Ben istemiyorum bu havanın yumuşamasını, zaten kaçamak ve tatmin etmeyen cevaplar dinliyorum bir de bu şirin olma çabaları falan... Aha
şöyletadımı kaçırıyor.