bugün
yenile

    asosyal itiraf

    24
    +
    -entiri.verilen_downvote
    son 1-2 yılda çok fazla kilo aldım. eskiden de kiloluydum, en son zayıf olduğumda onuncu sınıfta eylemlerde gaz ve cop yerken yakıyordum kaloriyi. sonrası yavaş yavaş topalaklaşmaya doğru gitti. şu sıralar dökülmesin diye üç numaraya vurulmuş bir saç ile çoktan dökülüp seyrekleşmiş/artık uzatılamayan bir sakala sahibim. bu kilo alma işinin temelindeyse yıllardır bırakamadığım kola içme alışkanlığı olduğunu biliyorum. evet 24 yaşındayım ve kendimi bildim bileli -ergenlik dönemi ve sonrasında min 2 litre olacak şekilde- her gün kola içiyorum. buna artık bir dur demenin vakti gelmişti. bu duru ben diyemedim. sayın cumhurbaşkanı, başbakanımız ve her şeyimiz sayın recep tayyip erdoğan'ın muazzam politikaları sonucu 2,5 litre kola 21 lira olunca artık bunun her ay altından kalkılamayacak bir masraf olduğuna karar verdim. evde içtiklerim ayrı dışarısıyla beraber aylık bin lira civarı para gidiyordu çünkü. siz şimdi sandınız ki ben böyle futbol topu gibi oldum diye gaza gelip diyete başladım değil mi? yok amk. kim nerede görmüş benim kendime ilgi gösterdiğimi. param yok. ondan böyle. kafayı yiyorum zaten evde kola yerine içecek bir şeyler ararken. 2 gün üst üste soğuk çay yaptım. biri limonlu, biri şeftalili. ikisi de afedersiniz bir sikime benzemedi. sonra soğuk kahve yapmak istedim. ben kahve sevmem ama birkaç yıl önce akşamları sütle soğuk kahve yapar içerdim bir nedenden dolayı. yaptım. neden olmayınca katlanamadığımı fark ettim. kahvenin nesini seviyorsunuz hiçbir zaman anlayamayacağım amk. kahve diyince aklıma geldi hazır ağzımı açmışken yazmak isterim, okul çıkışında kızlardan not almak ya da ödev almak için vesaire onları kahve içmeye davet ederken hiçbir zaman hoşnut olmadım. nedendir bilmiyorum çay içmeye çağırmak hiçbir zaman içimden gelmedi. samimiyetsiz bir hareket yaptığım için sevmediğim bir şeyi öne sürdüm hep. zaten benim kişiliğimin en zayıf noktası bu. sevdiğim şeyleri çok fazla sahiplenmek ve onları aşırı derecede savunma içgüdüsünü kontrol edememekten dolayı her zaman fevri bir fedai oldum. bundan yıllar önce de yakınırdım hala da yakınırım. düzeltebileceğim bir şey olmadığının farkına vardım artık. bu not alma merasimlerinin en kötüsünü de hatırlarım bakın. alt dönemden bir kız var güzel mi güzel, bi arkadaşım yanık kıza. bir gün not almak istedim. arkadaşım kızla sohbet etmeye çalışırken benim de konum geçmiş yazdıklarımdan falan haberdar olmuş. allah kahretsin. hem oturmak istemediğim bir yerde oturuyorum, hem sevmediğim bir şeyi içiyorum hem de işim görülsün diye aşık olduğum kız için yazdığım şeylerden bi çıtır hiçbir alakası olmayan bi yabancıya okutuyorum. kafayı yemelik bir ortamdı. kahveyi kızın suratına fırlatıp kaçmak istemiştim. sonra psikolog sende sosyal fobi var dedi. benim sosyal fobim yok insanlar çok yüzeyseller bi kere amk. okul diyince seneye yedinci yılım. ilk dönemimdeki hocalarımızdan birisi derslerinde bizi katlettiği için okuldan nefret edip o dönem ile birlikte sonraki 2,5 yılım da çöp oldu. bayağı bildiğin çöp. 0,6 ortalama falan. düşünün online eğitim ile millet 30 ders verip okul bitirdi, ben o kadar kopmuştum ki 13 ders falan verdim o online döneminde arkadaşların sürekli yazıp beni ikna etmesi ile. ben marmara üniversitesine girmiştim hatırlayanlar olur sonuçta 7 yılı aşmış benim buradaki varlığım. bizim bölümümüzdeki iki hoca kasıtlı olarak öğrencilere düşük not verdiği için cimere bölümce yaptığımız başvuru bile sonuçsuz kaldı. o hocalardan birisi bir yıl sonra aynı şeyi marmara üniversitesi hukuk fakültesinde yapınca bu sene başında o hocayı kovdular, onu gören diğer hoca da norveç'e ikiledi. bunu gördükten sonra altıncı yılımda 19 ders aldım iki dönemde toplam. 17 dersi verdim. düşünün ilk üç yıl bırak 17'yi 7 ders bile verememiştim. veremediğim 2 dersin de mazereti var açıkcası. ben istatistik okuyorum, bazı paket programlar/programlama dilleri gibi bilmek zorunda olduğum şeyler var. benim bilgisayarım ben dördüncü sınıfa giderken alınmış bir tarihi eser. yenisini almaya param da ailemden istemeye dermanım da yok. hani phytondur sqldir bunları hallettik, veri madenciliği işlerini yaptık ve bunların hepsini diğer teorik istatistik derslerini de verirken verdik ama ileri regresyon analizini paket programlar üzerinde yapmayı teoride öğrensem de pratiğe dökemedim. yine de o derslerden neden kaldığımı biliyorum. 5 sene matematik l'den 1 puan bile alamadım. o hocanın bana o puanları nasıl vermediğini bilmiyorum. laf söylemek vesaire boş artık. seneye yedinci yılım. yaklaşık 5-6 dersim kaldı. seneye o dersleri verip mezun olmayı umuyorum. hiç böyle bir umudum yoktu sene başı açıkcası. türevi, integrali bile unutmuş duruma gelmiştim beni düşürdükleri o depresyon hali içerisinde. şimdi bilgisayar alırsam hallederim modundayım. madridli maaşlar nerede allahsız 7 yıl oldu! madridli diyince aklıma ona yaptığım ziyaretler geldi şimdi. dövmecide mantı yiyip beşiktaş alanyaspor maçını izlemiştik çok romantik anlardı. acaba aynı yerde mi hala iş yeri. kitap işleri nasıl gitti, twitterı ne alemde falan yıllardır hiç haberdar değilim. burayı da sadece arada girip 1-2 tane entry okumak için kullanıyorum. twitter haber sayfalarından bozma sol kanatlar görünce direkt okumadan çıkıyorum o ayrı. neyse ne. bu hesapta yaptım mı bilmiyorum eğer yapmadıysam buraya aklıma gelenleri dökmeyeli 4-5 yıl olmuştur en az. özlemişim.
    ... diğer entiriler ...