Çalıştığım yerden yurt dışına gitmiş birçok gurbetçi var havaların ısınmasıyla, bayramdan dolayı izne gelmiş bir çoğu. İlçenin nüfusu iki katına çıkmış, çarşıda adım atacak yer yok, bütün sarraflar dolu. Her şeyi geçtim buyursunlar gelsinler, kendi memleketleri ama bazı şeyler çok zoruma gidiyor be.
İlçede lüks araba sayısı katlandı iyice. Maserati ile Tesla ile gelen var. Bir insan 3000 - 3500 km nasıl kullanabiliyor o arabayı...
Yurt dışında yapamadıkları her şeyi burada rahat bir şekilde yapacakları inancına sahipler ayrıca. Daha hiç dönüşlerde sinyal veren görmedim, yolun ortasına şey gibi durup karşı şeritten gelen adamla muhabbet ediyor ve bunu gayet normal bir şeymiş gibi yapıyor.
Buradaki insanları, esnafları kendilerine köle zannediyorlar. Ekmek sırasında beklerken bayramın ilk iki günü fırınların kapalı olmasından yakınıyordu birisi. Neden kapatıyorlar biz ne yiyeceğiz diye.
Her şeyi geçtim de, oturmuşum çiğ köfte yiyeceğim. Yan masada iki kişi konuşuyorlar. Konuşmaların konusu, Marmaris ve Alaçatı. Adamlar Marmaris ve Alaçatı'dan ev almayı ve ev yaptırmayı planlıyorlar. Ben de orada dürüm kemiriyorum.
Ama her şeyi geçtim, bizim burada aylarca belki yıllarca çalışıp yapabildiğimiz veya alabildiğimiz şeyleri onların sakız alır gibi yapması. Üstüne, Avrupa bitmiş yeğenim ülkenizin kıymetini bilin demeleri...