Korku.
Her saniyede kalp yorgunluktan süzüm süzüm süzdürüyor kanı bedenimde, daha yavaş atmak istercesine ama karnımda, böbreklerimin yarattığı o mide bulantılı adrenalin öyle güç veriyor ki atarken duruyor sanki kalp, yaşarken ölmek gibi. Kusmak fayda etmiyor, kusamıyor hatta tüküremiyorsun.
Yutkunmak, acıyı kabullenişin imzasıydı, beraberinde acıya teslim olan o beden kabullenemediği bir acıyla karşılaştığında kaçamıyor, savaşamıyor. Yutkunamıyor, acıya kendini bırakmak isteyen vücut alkol komasına girer gibi bir şok komaya giriyor. Vücudunda hissettiğim tüm o dirilik yaşama iç güdüme ihanet ediyor, dimdik durmamı sağlamak yerine beni aşağıya çekiyor, zemine ve sanki yerin yedi kat dibine: Cehenneme.
Korku, her hissettiğimde bedenimden ruhumu alıkoyan bir vukuydu. Ve her korktuğumda, ruhumun bedenime bağlı kordonları zemine çakılan bedenimden kopa kopa savrulur; kaybolurdu.