"kırılgan azınlık" lafına ben de takıldım. ama başka şekilde.
bu kesimlerin en ifrit olduğum çelişkisi bu. x kişisi falanca kesimdenim diyor, sonra kendinin "birey" olduğunu vurguluyor. bre ağzına sıcak lahmacun küreğiyle vurduğumun evladı, kendini bir sürüye katıp, 1. ve en üst kimliğini o sürüye ait olmak olarak tanımlayıp, o sürü sayesinde kendini var ederek tatmin olup, sonrasında çıkıp hangi akla hizmet "birey" lafını ağzına alabiliyorsun? ben her şeyden önce louis'im mesela. ondan sonra müslümanım, türküm vs. çünkü herhangi bir kimliği kabul etmem için, önce kendimi birincil varlık olarak kabul etmem gerekir.
lakin siz böyle yapmıyorsunuz. savunduğunuz şey birey olmak değil, bilakis siz en çok ona karşısınız. bunu ben değil, icraatleriniz gösteriyor. lafınızın bir hükmü yok icraatleriniz aksini yaptığından ötürü. kafanız o kadar yok ki bu tezatlığı fark etmiyorsunuz. ya da daha kötüsü, vicdanınız o kadar çürümüş ki bu gerçeği fark etmenize rağmen ısrarla böyle yapmaya devam ediyorsunuz. çünkü kötüsünüz.
"içinde hep sürü insiyaktan teptiği için, şahsiyetten mahrum, insana en uzak insandır bu. bir ferttir, fakat şahıs değildir." der peyami safa
sürü adamı'nda. vallahi billahi siz ya.
velhasıl; ya kırılgan azınlık olun, ya birey olun. ikisini aynı anda olmak diye bir şey yok. iki seçenek var; delikanlı gibi sürü insanı olmak vs delikanlı gibi birey olmak. ikisinin de kendine özgü avantaj ve dezavantajları var. sizse ikisinin birden sadece avantajlarını sömürmek istiyorsunuz. yemezler canlarım. bir akıllı siz değilsiniz.