bugün
yenile

    yürümek

    1
    +
    -entiri.verilen_downvote
    -------alıntı------- "...yapmaktan en çok hoşlandığı şey yürümekti. Neredeyse her gün, yağmur güneş demeden, sıcak, soğuk demeden kentte dolaşmak için evden çıkıyordu, belli bir hedefi yoktu, ayaklanı onu nereye götürürse oraya giderdi. New York gezmekle bitecek bir kent değildi, sonu gelmez bir dolambaçtı; ne kadar uzaklara giderse gitsin, kentin semtlerini ve sokaklarını ne kadar iyi tanırsa tanısın, kaybolmuş olma duygusundan kurtulamıyordu. Yalnızca kentte değil, kendi içinde de kayboluyordu. Ne zaman yürüyüşe çıksa kendisini geride bırakıyormuş gibi hissediyordu, kendini sokaklardaki harekete teslim etmekle, gören bir göze indirgemekle, düşünmekten kurtuluyordu ve bu da ona öncelikle bir nebze huzur veriyor, içinde sağlıklı bir boşluk yaratıyordu. Dünya onun dışındaydı, çevresindeydi, önündeydi ve dünyanın değişme hızı, herhangi bir şey üzerinde uzun boylu oyalanmasına engel oluyordu. Önemli olan hareket etmekti, bir ayağını ötekinin önüne koymak ve kendini bedeninin gidişine teslim etmekti. Amaçsızca dolaşınca her yer birbirinden farksız oluyor, nerede bulunduğunun önemi kalmıyordu. Hiçbir yerde olmadığını hissettiği yürüyüşleri, en iyi yürüyüşleriydi. Ve bu da onun çevre sinden istediği tek şeydi aslında: HİÇBİR YERDE OLMAMAK." ------alıntı------ (bkz: the newyork trilogy) (bkz: city of glass) (bkz: Paul Auster) Okumaya yeni başladığım Paul Auster'ın "Newyork Üçlemesi" adlı roman serisinin ilk kitabında (Cam Kent) geçen yürümekle ilgili hissettiklerimi harfi harfine bana anlatan bir paragraf. Sanırım ben Paul Auster'ı çok seveceğim. İşte Edebiyatı bu yüzden çok seviyorum.
    ... diğer entiriler ...