Cem Karaca'nın 1982 çıkışlı albümü ve albüme ismini veren şarkı.
-Cem Karaca 1979
1 Mayıs gösterilerine katılır ve burda bir demeç verir. Aradan 2 hafta geçer bir gazete Cem Karaca'nın katıldığı 1 Mayıs gösterilerindeki bir fotoğrafını yayınlayıp "Cem Karaca gizli hesaplar peşinde" diye başlık atar ve hedef gösterir. Cem Karaca ülkeyi terk eder Almanya'da yaşamaya başlar. Ardından
12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşir. Askeri yönetim Cem Karaca'yı 'vatan hainliği' suçu ile 200 yıllık bir ceza ile yargılamak istemektedir.
-Ana akım medya Cem Karaca'yı Almanya merkezli bir terör örgütü kurarak Türkiye'de komünist darbe yapmaya kalkışmakla, cuntaysa komünizm propagandası yapmak ve vatan hainliği gibi suçlarla suçlamaktadır. Türkiye'ye dönse dahi adilce yargılanmayacağını bilen Cem Karaca için de sürgün bu şekilde başlar. Bu sürgün esnasında Cem Karaca şarkılar yapmaya, konserler vermeye Almanya'da devam eder o dönem yaptığı bazı şarkılarda da ülkesine duyduğu özlemi dile getirir. İşte
Bekle Beni şarkısını da bu dönemde yapar.
---
spoiler ---
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni geleceğim
Bütün gücünle bekle
Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken
Kimseler beklemezken
Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Saçına dağılsa bekleyişin
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle yine, bekle, bekle beni
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni geleceğim
---
spoiler ---
-Cem Karaca yöneltilen suçlamalar ve basında hedef gösterilmesi üzerine bir röportajda şunları söyler: "İlginçtir, bu resim çekildiğinden yaklaşık 2 hafta sonra ‘Hafta Sonu’ gazetesinde yayınlandı. Altında bir başlık ‘Cem Karaca gizli hesaplar peşinde’ diye ve altta bir yorum…
Ben burada bir örgüt kurmuşum ve buradan
12 Eylül düzenini yıkmayı amaçlıyormuşum. Buna dayanarak bana yurda dön çağrısı yapıldı.
Bu o zaman benim
Türkiye’de bazı şeylerin sağlıklı çalışmadığı hakkındaki kuşkularımı kuvvetlendirdi. Bu benim insan olarak kabul edemeyeceğim bir şeydi.
Ben hatta güldüm, espri falan zannettim. Nitekim Selda(yüksek ihtimal "bağcan") Türkiye’deydi. Evinden kalkıp gidip teslim oldu. Ben buradayım dedi ve gözaltına alındı. 45 gün mü 90 gün mü bilmiyorum. Ondan sonra mahkemeye çıktı.
Şimdi işin ilginç tarafı başlıyor. Selda, anılan toplantının Türkiye aleyhinde bir mahiyet taşımadığı gerekçesiyle
beraat etti. Fakat ben
suçlanmaya devam ediyorum.
Neden dolayı? Resim ne zaman çekilmiş 1979 Mayıs’ında çekilmiş. Yani bir sürü hukuki mantıksızlık üst üste gelince ben dedim ki, bu dönemeyeceğim bir durum.
Bunu defalarca mektuplarla, dilekçelerle, kişisel başvurularımla konsolosluk yetkililerine anlatmaya çalıştım. Büyükelçiliğe yazdım.
Türkiye’deki konseye yazdım. Ama yazdığım iadeli taahhütlü mektupların hiçbirisine cevap gelmedi. Ve en son
1983’ün Ocak ayında beni vatandaşlıktan çıkardılar.
O günden bugüne vatansız statüsündeyim. Almanya’da bu korkunç adli hatanın düzeltilmesi umuduyla yaşıyorum."
-1983 Ocak ayında vatandaşlıktan çıkarılan Cem Karaca Türkiye'ye ancak 1987 yılında yani 8 yıl sonra dönebilir. O sıralar Almanya'da bulunan
Turgut Özal ile özel olarak görüşür ve Türkiye'ye dönmek istediğini söyler. Özal yöneltilen suçlamaların kendi döneminde değil cunta yönetimi zamanı olduğunu öğrenince, Karaca'ya adil şekilde yargılanacağını söyler ve Cem Karaca 27 Haziran 1987'de Türkiye'ye döner tutuksuz yargılanır, suçsuz bulunur ve vatandaşlığa yeniden alınır.
Turgut Özal ile görüşmesi
Sol kesim tarafından hoş karşılanmaz ve
dönek ilan edilir. Bunun üzerine verdiği bir röportajda şunları söyler: Ee be kardeşim,
Behice Boran'la(TİP Genel Başkanı) mı görüşecektim,
Gorbaçov'la(Sovyet lideri) mı, yoksa
Çavuşesku'yla(Romanya Devlet Başkanı) mı?..
Ben Türkiye'ye dönmek istiyordum, Romanya'ya değil... Mesela sevgili dostum
Arif Sağ, bana 'Türkiye'de bir gün sosyal demokratlar olarak başa gelecektik, o zaman dönseydin' dedi.
Arif Usta'nın bağlama çalması önünde saygıyla eğilirim, ama bu sözleri karşısında benim lafım yok.
Böyle bir mantık olur mu yahu? Memleketini özleyen benim hemşerim! Sen Boğaz'a karşı balığını yiyorsun, rakını içiyorsun, eşinle dostunla sazını çalıyorsun, ben hasretten geberiyorum.
"Döneklik" söylemlerine ise
Oh be şarkısı ile cevap verir.
Youtube
Spotify
*
kaynak ve detaylı okuma için* merakınız var ise okuyun derim çok güzel bir yazı.