bugün
yenile

    özgürlük

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Bedeli ağırdır. Sanıldığı kadar da toz pembe bir ütopya değildir. Özgürlük zorbalıkla elde edilir ama onu muhafaza etmek zorbalıktan daha fazlasını gerektirir ve kazanmak korumaktan daha zordur. Bu başlıkta biraz özgürlük hakkında konuşacağız. (bkz: liberte egalite fraternite) Ben insanın özgürlük arayışını elma şekerine benzetiyorum. Başlarda aşırı çekici bir şeker, sonra ilki kadar tatlı olmasa da faydalı bir meyve ama günün sonunda elde kalan saptır. Daha en başında o sapın geleceğini biliyor ve o sapı düşmanlarınızla savaşmak için istiyorsanız sorun yok. Yolunuz açık olsun. Ama dışındaki şekere aldanıyorsanız, ve elinizde kalan sapla ne yapacağınızı bilmiyorsanız hatta sapın varlığından bile haberdar değilseniz dönüp dolaşıp yine siz özgürlüğünüzü misliyle aldığınız yere geri vermek isteyeceksiniz. Bu hep böyledir ve hep böyle olmuştur. Özgürlük düşmanlıktan beslenir. Özgürlük düşmanlıkla başlar, o şekilde de devam eder. Öyle toz pembe bir ütopya değil dememin sebebi kavramın kökeninde direkt düşmanlık olması zaten. Neye düşmanlık mesela? Babaya düşmanlık. Devlete düşmanlık. Otoriteye düşmanlık. Yeri gelirse aileye düşmanlık. Dostluğa düşmanlık. Topluma düşmanlık. Siyasete düşmanlık. fanatizme ve fundamentalizme düşmanlık. Şartlara bağlı olarak özgürlüğün önüne çıkabilecek her şeye düşmanlık. Peki ne için düşmanlık? Sadece ve sadece var olabilmek için, kendi başına olabilmek için, birey olarak ayakta kalabilmek için düşmanlık. Benim özgürlükten anladığm bundan eksiği değil. Evet zoonpolitikon için oldukça tezat bir kavram özgürlük. Sosyal hayvanlarız ve sosyal hayvanlar özgür değildir. Tam da bu yüzden insan ırkının pek özgürlük meraklısı olduğunu düşünmüyorum. Bir film vardı divergent diye. Oradaki ana karakterin başına gelen vaka, yani uyumsuz olmak özgürlükle ilişkili bir durumdur ve insan doğasına karşı bir anomalidir. Normali bu değildir. Sadece uyumsuz insan insan üretiminde bir anomalidir ve sadece uyumsuz insan özgür olmak ister. Onun dışında tüm insanlar özgürlük değil konfor ister. Konforla özgürlük birbirinin tam karşıtı iki kelimedir. Özgür olmak istiyorsanız konforunuzdan sonsuza dek feragat etmek istediğinizi de bilmeniz gerekiyor. Bunu bilmemek biraz şeye benziyor 15 yaşında babasına kızıp anlık bir hınçla evden kaçan çocuğun parası bitince götüm götüm geri evine geri dönmesine benziyor. Halbuki o evden kapıyı kırarak çıkmak ve bir daha dönmemektir özgürlük. Ha tabii kapısını kırarak çıktığınız evi bu defa komple yakmak için dönüyorsanız orası başka. İnsan özgür'den daha ziyade paternalisttir aslında. Birilerinin, birtakım mekanizmaların kendisi adına karar vermesi, ona tavsiyeler vermesi, akıl vermesi, onun için doğru olanı seçmesi için heveslidir. Aradığı daha çok budur. İnsan doğar ve hayatı boyunca hep kendisine bir baba arar. Devlete olan bağlılık buradan geliyor zaten. Hem devletçi hem özgür olmak bana çok oksimoron geliyor. Devletin tamamen ortadan kalkması gerektiğini falan düşünmüyorum ama gereğinden fazla devlet meraklısı insanların fazla evrimleşmiş evcil hayvanlara benzediğini düşünüyorum. Freud'un çok sevdiğim bir sözü vardır; "babasıyla savaşıp onu yenen adama kahraman denir" diyor herif. İnsanın özgürleşme manifestosu gibi aforizma gerçekten. Fazla babacıl, babasının sözünden çıkmayan insanlarla babasıyla ciddi problemli olan insanları şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Birisi birisinden daha evladır demiyorum. İki model arasındaki derin farka bakın diyorum. Savaş her zaman iyi değildir ama kabul edelim ki özgürlük savaş meydanına çıkmaktır. Ve ben 21. yüzyıl insanının bu tip mücadeleye meraklı olduğunu asla zannetmiyorum. O yüzden özgürlük naraları bana gereksiz şov gibi geliyor yemeyin beni diyesim geliyor. Devrimlerin çoğunun başarısız olması da entrynin ilk cümlesindeki durumdan kaynaklı bu arada. Özgürlük zorbalıkla elde edilse de onu korumak kazanmaktan daha zordur. Tüm devrimler otoritenin bir el değiştirmesi sürecinden ibarettir özgürlük mücadelesinden daha azıdır yani. Özgürlüğünüzün önüne çıkan tüm her şeyle ölesiye savaşın gibi bir önermem yok. Tam bir özgürlüğün mümkün olmadığı anlamında bir önermem var ama. Bu yüzden tam bir teslimiyetin karşısında durmak bence bu noktada önemli bir kazanım. nerden baksan 5bin yıldır insanoğlu mutluluk peşinde falan koşuyor. Ama ben özgürlükle mutluluğun birarada olacağını falan asla düşünmüyorum. Burada bir kavram karmaşası var. Genelde özgürlük denilen şeylerin çoğu taş ocağında çalışan zenci kölelerin ev zencisi olmak istemesine benziyor. Böyle bir kariyer planınız var: Ev zencisi olmak. Belki de ideal bir kariyerdir bilmiyorum. Ama ev zencisi olmak için çıktığınız bu yolda yolunuza bu kadar büyük anlamlar yüklemenize gerek yok. Sizin sandığınız şeyle gerçekte olan arasında epey ciddi farklar var çünkü. Not: Bu entry bir anarşizm propagandası değildir. Anarşist olmak için ya fazla iyimser, ya fazla hayalperest, ya da fazla salak olmak gerekiyor. 3'ünden de kurtulmaya çalışıyorum.
    ... diğer entiriler ...