"bum nevbet mizened der tarem-i afrasyab,
perdadari mikoned der kasr-ı kayzer ankebud..."
"Ayasofya İstanbul’un fethinde usulden olduğu üzere şehrin büyük kilisesi olarak camiye çevrildi. Fetih sırasında Fatih’in yanında olan tarihçi Tursun Bey, Padişahın kubbeye kadar çıkarak binanın ve çevresinin harap görüntüsü karşısında Sadi Şirazi’nin şu meşhur Farsça beytini mırıldandığını rivayet eder"
bu beyiti fatihin okuduğundan ilk bahseden tursun bey, târîh-i ebü'l-feth'de şöyle demiş:
perdedâri mîküned ber kasr-ı kayser ankebût
bûm nevbet mîzined der târumu efrasyâb
Anlamı ise
"afrasyab’ın balkonunda baykuş nevbet çalıyor,
kayzerin kasrında örümcek perdedarlık yapıyor..."
Bu sözün istanbul'un hayal ettiği gibi bir yer olmadığını gördüğünde söylediği bir söz olduğu söylenmektedir lakin öyle değildir.
sadi şirazinin yazdığı dörtlük
cheshm 'ebrat ra babin va hal shahan ra nigar
to chason az gurdeshe gurdven gurdan sh?d khurab
perde dari mikuned bar kasr-i kaysar ankebut
bumi nevbet mizined bar kunbedi afrasiab
türkçesi
mucize arayan gözlerini aç da gör sultanların halini
çark-ı felek döndükçe nasıl yıkılıp gittiklerini
örümcek perdedar olmuş kayserin sarayında
baykuş nöbet marşı çalıyor afrasyab'ın kubbesinde.
fatih bu sözü söyleyerek kazandığı büyük zafere rağmen ölümlü olduğunu unutmadığını, zafer sarhoşu olmadığını göstermektedir.
dipnot: bilgiler farklı sitelerden toplanmıştır