bugün
yenile

    one flew over the cuckoo's nest

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    t: 1975 yapımı jack nicholson filmi. tarihe bak, 4 yıl sonra 50 yıl olacak bu film çıkalı. bazı yapımlar bu konuda beni çok üzüyor. içimden diyorum; burada emeği geçen insanların kim bilir kaç tanesi artık yaşamıyor veya ne kadar yaşlandılar? geçen gün ikinci kez izledim, tek başına radyo yayını yapmak kapsamında da naçizane analizini yaptım. lakin burada lafı yayındaki kadar uzatmayacağım. . bazı film vardır, tolga karaçelik'in sarmaşık'ı gibi. kullandığı metaforlar bakış açısına göre değişse de nettir, neyi neden eleştirdiği bellidir. bu filmde o yok, onun da ötesinde bir şey var. mcmurphy ve arkadaşlarının bize tanık ettiği her şey hem çok açık, hem çok kapalı. kral çıplak durumu bir nevi. şahıs, olay ve kurum eleştirisindeki dozuna bayılıyorum bu filmin. daha geçen gün izlemiş olmama rağmen bugün yine izlesem beni yine başka şeyler düşünmeye sevk eder. bazı filmin bunu yapması için iki izleyiş arasına yılların girmesi lazım. fakat burada öyle bir şey söz konusu değil. bu kapsamda ayakta alkışladığım bir eser bu. . bariz bir sistem eleştirisi olsa da mesela hangi sistemi eleştirdiği kocaman bir muamma. şahsen "sistem" kavramının özünü -yani dolaylı yoldan her sistemi- eleştirdiğini düşünüyorum. ama oy verme sahnesindeki hemşirenin hilekarlığından ötürü kimisi en çok demokrasi eleştirisi olduğuna kanaat getiriyor. yine de haksızlığa mahal vermemek için diğer eleştirileri göz ardı etmemek gerek. hemşirenin kurum kimliği adı altında müfredattan asla taviz vermeyişi, günden güne bazı şeyleri kişiselleştirip en sonunda billy'i tehdit etmesi bence çok ilginç vaka. diğer çalışanların da yerine göre profesyonel kalmadıkları oluyor. ideal olmayan kurumun ideal olmayan çalışanları.. fakat onlara göre tek ideal olmayan içerideki hastalar :d mcmurphy, billy üzerinden buna da isyan ediyor; "genceciksin çocuk. burada ne işin var senin? dışarıda üstü açık bir arabayla kız peşinde koşup düzüşüyor olmalıydın. tanrı aşkına ne yapıyorsun burada? bunun neresi komik? ne yani hepiniz durmadan buranın dayanılmazlığından yakındığınız halde dışarı çıkacak kadar yüreğiniz yok mu? tanrı aşkına siz kendinizi ne sanıyorsunuz? deli falan mı? değilsiniz işte. değilsiniz! sokakta dolaşan ortalama gerzeklerden daha deli değilsiniz." . tayfaca kurumdan firar ettikleri ilk anda denize açılmaları hala çok dokunuyor bana. beşeri olan her şeyden, doğal kalan tek şeye sığınmak.. doğa ananın hiddetine razıyım, beşerin merhametine kalmaktansa. bu yüzden bu kısımda biraz içerledim galiba eruhlu. "hayatta iki tür insan vardır" safsatası için bu film üzerinden onlarca denklem türetilebilir. - mcmurphy açık asidir, şef gizli asi. - kendi istekleriyle orada kalanlar ve orada zorla tutulanlar. - banyodaki devasa taşı kaldırabilecek kadar icraatçi olanlar ve sadece lafta kalanlar. gibi gibi.. . finaline hala üzülüyorum. daha vurucu bir finalin yapılabileceği ihtimalini çok sorguladım. mevcut finale yakın bir iki şey üretsem de bu kadar etkili bir şey tasarlayamadım. not: jack nicholson abim.. sen muazzam bir karizmasın. iyi ki var ve oyuncu olmuşsun. façana kurban. (christopher lloyd.. seni de seviyorum delici bakış.) - link
    ... diğer entiriler ...