bugün
yenile

    koku

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Ara ara burnuma çok tanıdık, ama nereden tanıdık geldiğini bilmediğim bir koku geliyor. Alakasız yerlerde ve alakasız zamanlarda bile geliyor bu koku. Nasıl bir koku olduğunu tarif edemiyorum ama böyle sanki sahaf gibi, kitap gibi bir koku. Sırf bu yüzden yirmi sahaf, yirmi kitapevi gezdim belki ama hayır oraların kokuları da değil. Kokuyu tarif edemiyorum ama bende uyandırdığı his çok ama çok net; özlem. Böyle derin bir iç çektiren, biraz buruk ve kırık hissettiren bir özlem. Gerçekten o kadar tuhaf ki. Ben de belki bununla ilgili bir şeyler bulabilirim diye koku üzerine kısa bir araştırma yaptım. Aradığım şeyi bulamadım ama çok ilginç bilgiler edindim ve bunları sizlerle de paylaşmak isterim. *öncelikle koku hariç diğer bütün duyular serebral kortekse bir sinyal göndererek beynin geri kalan kısımlarına bağlanmak için izin isterken koku için böyle bir şey söz konusu değil. Yani koku izin almadan, direkt olarak işlenir. Ki bu, bir ortama girerken ilk algıladığımız şeyin ortamın kokusu olduğunu gösterir. Hatta ilk defa girdiğimiz bir ortam hakkında olumlu ve olumsuz hissetmemizin, biz farkında olmasak da, nedeni buymuş. *Koku duyusu genel olarak kadınlarda erkeklere göre daha fazla gelişmiştir. Bunun nedeni tam bilinmiyor ama beyindeki koku soğanında bulunan nöronların kadınlarda yüzde 50 daha fazla olmasından kaynaklandığı düşünülüyor. *Koku duyusunun kaybı anosmia olarak adlandırılır. Anosmia sonradan olduğu gibi doğuştan da olabilir. Doğuştan koku kaybına "Konjenital Anosmi" denir. Bunun kadınlar ve erkekler üzerindeki etkileri de farklı ve onlar da şu şekilde; konjenital anosmiye sahip erkekler sağlıklı erkeklere göre daha az cinsel ilişkiye girerler, kadınlar ise sağlıklı kadınlara göre partnerleri ile olan ilişkilerinde daha güvensiz olurlar. *Ayrıca vücut kokusunun kadınlar üzerinde etkisi de araştırılmış ve sonuçlar güvenli ilişkilerde erkeğin vücut kokusunun kadınlar üzerinde ölçülebilir bir oranda stres azalttığı ve sakinleştirici bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Bu deney de şu şekilde yapılmış; "Deneye katılan kadınlara önce partnerlerine güvenip güvenmediklerini 1’den 7’ye kadar olan bir ölçekte derecelendirmeleri istendi. Daha sonra kadınlara iki dakika boyunca fiziksel stres tetikleyici küçük voltajlı kısa süreli beş elekrik akımı verildi. Kadınlara bir taraftan elektrik akımı verilirken aynı zamanda partnerlerinin üç gün boyunca giydiği dört farklı yünlü tişört koklatıldı. Güvenli ilişkisi olan kadınlar, partnerlerinin kokusunu aldığında elektrik akımının tahrişini daha az hissettiklerini bildirdiler. Cilte yapılan fiziksel stres direnç ölçümlerinin de kadınların beyanı ile örtüştüğü görüldü. Sonuç olarak, erkek vücudunun yaydığı kokunun sosyal bağlar kurmada ve stresi bloke etmede etkili olduğu söylenebilir!" Bu konuda maalesef kadın kokusu üzerine bir araştırma yokmuş, umarız ki en yakın zamanda bu da araştırılır çünkü ben çok merak ediyorum. * Benim için en ilginç bilgi ise, koku alma duyusunun azalması ve ölüm arasındaki sıkı ilişki. Araştırmacılar ölüme yaklaştıkça koku alma duyusunun kaybolmaya başladığını söylemişler ama o kadar iddialılar ki "Beş seçilmiş kokuyu tanıyamayanlar, genel sağlık durumlarına bakılmaksızın, beş yıl içinde ölme riski dört kat artmaktadır.“ gibi bir iddiada bulunurlar. Ayrıca kokunun insan bedenini en son terk eden duyu olduğunu burada belirtmek isterim. Son olarak ten kokusunun eş seçiminde önemli bir rol oynadığını da söyleyebiliriz.
    ... diğer entiriler ...