bugün
yenile

    beyaz zambaklar ülkesinde

    10
    +
    -entiri.verilen_downvote
    gerçekten güzel kitap. ilk olarak, kitaptaki çoğu şeyin uydurma olması başta canımı sıkmıştı. yazarın finlandiya tarihini biraz rus sempatisi karıştırarak biraz da sallayarak anlatmasına sinir oldum. bahsettiği çoğu kişilerin, işte sıfırdan yükselmiş, yumurtacılar kralı vs diye bir insanın olmaması ile kafam karışsa da çok geçmeden kitaptaki olayın o olmadığını, bu küçük ayrıntılara kapılmamak gerektiğini anladım da kitaba çok yüzeysel yaklaştığımı fark ettim. kitap için sadece bi kaç tane finlandiya tarihiyle alakası olmayan kitap diye yorum gördüm, onun dışında genel olarak beğenilmiş. ben de beğendim. çünkü olay zaten fin tarihi değil. atatürk, finlandiya gibi olun diye okumamızı istemedi zaten bu kitabı. kitapta uzun süren bir esaretten kurtulan bir millet var. halkı cahil, yobaz, fakirlik içerisinde, yokluk içerisinde hatta pislik içerisinde. kitap bütün bunların, halkın yobazlığının halkın suçu olmadığını, bu yobazlıklarının eğitimsizliklerinden kaynaklandığını söylüyor. ufacık bir şehirde ondan fazla okul olduğunu söylüyor. osmanlı imparatorluğu'nda bile, koskoca imparatorlukta bile şu şehirdeki kadar okul olmamıştır. kitap, snelman'ın ağzıyla veyahut diğer hayal ürünü olan kişilerin ağzıyla milliyetçi geçinen aydınları kendi halkını aydınlatmadıkları için eleştiriyor, işini sevmeyen öğretmenlere nasıl bir gücü elinde barındırdıklarını, eğitimin kutsallığını ve öğretmenliğin istemeyerek yapılacak bir iş olmadığını söylüyor. elindeki gücü yolsuzluk yapmak için kullanan politikacıları yeriyor. halkı da eleştiriyor kitap. onlara din altında sabretmeyi, yokluk çekerek öbür dünyada mükafatını alacaklarını aşıladıkları halde kendileri zengin ve refah içindeki yöneticilerine baş kaldırmadıkları için, yettiği kadarıyla yaşamayı düstur belledikleri, bu yokluğa ve sefalete karşı duyarsız davrandıkları, karın tokluğuna yaşadıkları için eleştiriyor. hayatımı nasıl daha yaşanılır kılabilirim, dünyayı nasıl daha iyi bir hale getirebilirim diye sormadığımız için sadece finleri ya da slavları değil bütün insanlığı eleştiriyor. ısrarla soruyor. "siz kimsiniz? hayatın sanatçıları ve yaratıcıları mı? yoksa aptal, karnı doymuş gübre solucanları mı? ya da vahşi yıkıcılar mı?" "insan hiçbir şeyin önünde düşmemeli ve alçalmamalı. kendi dışında ve içindeki güçlere karşı verdiği sonsuz mücadele ve ortaya koyduğu kültür mirasıdır insan yaşamı." en azından benim kitaptan anladıklarım bunlar. gerçekten güzel kitap.
    ... diğer entiriler ...