bugün
yenile

    yeğen

    18
    +
    -entiri.verilen_downvote
    boyu bir metre var yok. bağırmaya başlayınca kulak zarıma zulmeden o tiz ses neresinden çıkıyor çok merak ediyorum. ve bu minnacık varlık başta annesi babası olmak üzere bütün sülale bireylerini nasıl parmağında oynatıyor hayret ediyorum. her istediğini ağlayıp sızlanarak değil sadece çıldırmış gibi bağırarak yaptıran, dakikalarca bağırmaktan yorgun düşüp anca öyle susan biraz kurnaz fakat zavallı üç yaşında bir çocuk. Kimse de çıkıp aga bu nedir demiyor. kız kardeşimi kaç kere uyardım. nereye kadar böyle devam edeceksiniz dedim. Çocuktur yapar diyor. sen kızına içi bomboş vaatlerde bulunup sonra hiçbir şey olmamış gibi takılırsan bağırır tabi. veledi de karşıma alıp çok konuşmaya çalıştım. dinlemiyor ki, yalnızca bağırıyor. Bağırır elbet. nihayetinde ben kötü dayı oluyorum. bunca patırtının gürültünün arasında biraz canım sıkılsa suratını asıyor kardeşim. kim oluyorum da kızı yüzünden moralimi bozuyorum. onu hiç mi sevmiyorum, gözümde o kadar mı değersiz? ulan amcalarımız dayılarımız öylesine uslu çocuklar olmamıza rağmen anne babamızın yanında bize yapmadığını demediğini bırakmıyordu da kardeşlerinden zerre kadar tepki görmüyordu. bacım da olaya tıpkı onlar gibi yaklaşsın demiyorum tabi ancak bunun bir orta yolunu bulmak zor olmamalı. yok anam, yanaşmıyor. sen çocuk yetiştirmekten ne anlarsın, kötü bir dayı olmayı kabullenemediğin için bana taş atıyorsun diyor. geri zekalı! madem kötü bir dayıyım, bunu cümle aleme ispat etmek istiyorum. hanfendi mutfakta bulaşık yıkarken yeğenime doğru eğiliyor ve sessizce "şimdi seninle bir oyun oynayacağız" diyorum. seviniyor yavrucak. her vızıldadığında eline tutuşturulan tabletten cep telefonundan bıkmış belki. gözleri parlıyor. "bir elimle diğerine sertçe vuracağım, sen de anne diye şakacıktan ağlayacaksın tamam mı" diyorum, başıyla onaylıyor. dediğimi yapıyorum. müthiş bir şak sesinin ardından yüksek sesle öehh çık odadan, hadi kaybol diyorum. sabi ağlamaya başlıyor. tam numaracı. hanımağanın mutfakta hışımla ilerlediğini, yürürken de "sen artık fazla oldun abi yeter! küçücük çocuğa nasıl vurursun" falan diye zırladığını duyuyorum. çok geçmeden kapı eşiğinde görünüyor. yeğenim annesine bakarak sırıtıyor. hiç istifimi bozmuyorum. ilgisiz bir yüzle tv'yi tararken ufak tefek bedeni belinden yakalayıp kıvırcık saçlarından öpüyorum. eşiktekinin neler hissettiği umrumda bile değil. yaşasın kötülük...
    ... diğer entiriler ...