bugün
yenile

    asosyal itiraf

    6
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Şimdi burada ilginç bir deneyim ihtimalinden bahsedeceğim. Doğru şekilde anlatabilir miyim bilmiyorum ama. Hastalandığınızda ağzınızın tadı bir garip olur. Yediğiniz içtiğinizden eski tadı alamazsınız bir süre. Ama sonra hastalığınız geçtiğinde daha iyi tat almaya başlarsınız ancak eskisi kadar iyi tat alıp alamadığınızdan emin olamazsınız. Belki de hiçbir zaman yemeğin tadını eskisi kadar alamayacaksınızdır ama bunu kendinize ispat edemezsiniz. Çünkü hasta halinizden daha iyi bir konuma geldiğiniz için kıyas da yapamazsınız. Bir problem varsa da bu sadece sezgiseldir. Sonuçta artık iyileşmiş ve ağzınızın tadı yerine gelmiştir. Ne kadar yerine geldiğini anlayamamanız referans noktanızın kaymasından kaynaklanır. Kulaklıkla müzik dinlerken de oluyor bana bu. Duymamda bir sıkıntı olduğunu seziyorum mesela. Önce kulaklıkta ya da bilgisayarda bir problem mi var acaba diyorum. Ama kulaklık yeni bir kulaklıkla değişiyor artık ortada bir problem yok duyduğum şey duyabildiğim en iyi şey oluyor. Artık yine referans noktamı kaybetmiş durumda kalıyorum. Belki de artık iyi duyamıyorumdur ama bunu kendime ispat edemem çünkü referans noktam zaten kendi kulaklarım ve orada bir arıza olursa bunu test edip kıyaslayamam. Duyusal edimlerimin arasında kaybolup giderim. Bu biraz iki farklı insanın aynı renge bakıp farklı tonlarda görmelerine rağmen birbirlerine gördükleri rengi ispat edememesine benziyor. Teorik olarak benim kırmızı rengine baktığımda gördüğüm rengi birileri gökyüzüne baktığında görüyor olabilir. Referanslar kişiye has olduğu zaman duyular da öznel oluyor ve her şeyi kendi deneyimlerimizle sınırlıyoruz. Aslında ortak bir deneyim mümkün değil. Herkes kendi deneyimini kendine göre yaşıyor. Yani dünya tasavvuruna karşı tüm deneyimimiz bize özgü bize ait ve bu yalnız yaşıyor oluşumuzun ilanıdır. Bu yalnız başımıza deneyimler yaşadığımız yerde referans noktalarımızı kaybetmek yalnızlığımızı bile kaybetmek anlamına geliyor. İtiraf kısmına gelirse hayatımı artık tam da bu şekilde yaşıyorum. Referans noktalarımız kaybettim. Eskisi gibi mi yaşıyorum yoksa hala biraz hasta mıyım bilmiyorum. Nefes almaktan aldığım deneyimsel haz zaten bu kadar mıydı yoksa giderek daha mı kötü oluyor bunun ayrımına varacağım yaşamsal referans noktalarım yok artık. Boşlukta süzülüyorum. Muhtemelen derdimi yeterince iyi anlatamadım bu entryde. Ama zaten olabilecek en iyi şekilde bile anlatsam aynı deneyimi yaşayamayacaktık. Ben bu farkındalığı kazandım. Deneyimlerimiz bizim en büyük tek başınalığımız. Bir acı çekiyorsam, mutluysam, huzurluysam, güzel uyanıyor ya da öfke nöbetleri geçiriyorsam bile tüm bunları bana has, bana özgü, kendi başıma deneyimliyorum. Aynı yollardan, aynı biyolojik ve kimyasal reaksiyonlardan da geçsek hatta kader kolaya kaçıp ikimize de aynı hikayeyi uygun görmüş olsa bile yaşamsal deneyimlerimde yapayalnızım. İşte o yaşamsal deneyimlerimdeki yalnızlığım yetmiyormuş gibi referanslarımı da kaybettim. Düne göre nasıl olduğumu hatırlayamayacak noktaya geldiysem eğer yarının nasıl olacağı da pek bir anlam ifade etmiyor. Geriye sadece şu kalıyor; yaşıyoruz işte, bir şeyler iyi gibi, bir şeyler kötü gibi. Aslında gidişatı nasıl kimse bilmiyorum. Ben kendimi iyi hissetmiyorum ama nankörlük mü ediyorum yoksa haklı mıyım bilmiyorum.
    ... diğer entiriler ...