son yirmi gündür bunu düşünüyor ve bunu yaşıyorum içimde. bir şeyler “geçerken” ne kadar anlamsız şeylerle geçirilen hayata bakıyorum.
hani hep diyoruz ya
kırma ölüm var diye, ölüm sahiden var ama biz oyalanmaların içinde boğulmaktan sonu göremiyoruz. belki modern çağın dönülmez sonu da budur; süper ötesi gelişmelerinin arasında, yaşamın gelip geçici oluşunu kavrayamamak.
ismet özelin de dediği gibi;
“ sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni
gösterişsiz tabutunu yuhaladılar
lahana yaprakları attılar sana
sonradan görme tombul ortayaşlılar
semiz, genç burjuvalar seni
tepeden tırnağa fermuarladı.
akşam gezmesine çıkan emekliler bile
duygusuzca silkeledi üzerlerinden
senin gözyaşlarını.”