bugün
yenile

    tanrı öldü

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Tanrı öldü! Ve onu öldüren de biziz. Geçmişi nereden baksan 2500 yıl öncesine dayanan hümanizm akımının en gerçek, en tesirli ve en alçakça şekliyle vücut bulduğu anı tam olarak buradan başlatıyorum. Benim için gerçek hümanizm Niçe'nin bu haberiyle başlıyor; Tanrı öldü. Ve onu öldüren de biziz. Bu ifadenin ilk geçtiği yeri, Şen Bilim kitabındaki harikulade pasajını neyse ki Vikipedi'de buldum. Aynen aktarıyorum: --- spoiler --- Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hâlâ gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerini, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna lâyık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz? --- spoiler --- Hümanizm bence tam da buradan, yani tanrıyı öldürdüğümüzü anladığımız andan itibaren anlam kazanan bir felsefi akım. Bu bağlamda Niçe'nin bu haberi çok önemli bir konuma sahip. Tanrının varlığı ya da yokluğunun bu dakikadan sonra hiçbir önemi yok. Teolojik tartışmalar, ateistik ve teistik argümanlar... Hiçbiri sandığımız kadar önemli değil. Nihayetinde tanrı yoksa da varsa da onu tuttuk el birliğiyle öldürdük. Ortada ondan geriye bir ceset kaldı. En azından pratik dünyadaki karşılığı böyle bunun. Niçe üst insan yolunda insan'ı aşılması gereken bir engel olarak görüyordu. Tanrının ölmesi bu engeli aşmak adına insanı bir nebze zincirlerinden kopartacak bir çıkış noktasıydı belki de. Artık insan; yeni bir ahlak tasarısı icat edebilecek, kendisini yeniden tanımlayacak, değerlerini en baştan kendi perspektifinde tekrar üretecektir. Ölçüt ve irade sonunda tamamen insanın eline geçmiştir. Zaten Niçe'nin tüm felsefesini bu anlayış ekseninde, tanrının cesedinin üzerinde yükselen yeni insanlığın yol haritası şeklinde okumak gayet de mümkün. Artık insan sonunda tek başınadır. Her şeye muktedir olan sistemin son halkasıdır. O çok istediği soylu yalnızlıkla burun buruna gelmiştir. Peki şimdi ne yapacaksın bununla? Yukarıdaki pasaj gerçekten çok iyi. Orada Niçe'nin örtülü bir umudu göze çarpıyor. Niçe insanlığın bu yolculuğunda özgürleşip katillerin katilinin tanrısal yolculuğunun sonunu görüyor. Niçe bu sefil insanlığın üst-insana dönüşeceğine inanıyordu. Bu uğurda ödenmesi gereken tüm bedellerin de ödenmesine razıydı. "bu kanı kim silecek üzerimizden?" ve "Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği?" cümleleri arasında aşağılık ve sefil insanlığın yaptığı en yüce işin de tanrıyı öldürmek olduğunu düşünüyordu bence. Bundan sonrası kolay. Çizmelerinin altında tanrının boynu olan bu barbar organizmanın kendi iktidarını ele almasının ardından gidilecek yolun kutsal ve onurlu bir yol olduğu. Nihayetinde bu kanlı mücadeleye layık olmak adına tanrılardan olacağı. Bence burada yanıldı. Tanrıyı öldürmekle insan engeli aşılamadı. Daha yüce bir aşamaya gelinemedi. Dahasını da söyleyeyim; en çok da insanlar, tanrıyı öldürerek aşağıların da aşağısına keyifle, mağrurca, gönül rızasıyla iniverdi. Daha da inecek. Tanrılarınızın ölümüyle beraber tek tek, sırayla hepinizin insanlığı da ölecek. Tanrılarınız olmadan ayakta kalamayacağınızı, sandığınız kadar özgür de olunamayacağını, insanı şerefli kılan şeyin ilk önce tanrılarınızın ölçeğinde anlam bulduğunu, teselli olmak için kutsal oyunlarınızın ve şölenlerinizin hiçbirimizi kurtaramadığını deneye deneye yaşayarak öğreneceksiniz. Boğdurduğunuz Tanrınızı hatırlayamayacak kadar aşağılara indiğinizde, eğer daha da dibi varsa bu çukurun oralarda bir yerlerde Tanrıyla tekrar karşılaşacaksınız. Tanrı öldü. Ve onu öldüren de biziz! Artık insan sonunda tek başınadır. Her şeye muktedir. O çok istediği soylu ve tanrısal yalnızlığıyla baş başadır. Peki şimdi ne yapacaksın bununla? Tanrıyla tekrar karşı karşıya gelmeye hazır mısın? Aydınlanma tiviti 1 & 2
    ... diğer entiriler ...