iyiliğini, güzelliğini geçiyorum da o kadar “içten” bir filmdi ki..
yani hep yazarlar ya film/kitap tanıtımlarına “içinizi ısıtacak sımsıcak bir hikâye” diye. o sıcaklıkta bir filmdi.
bir çırpıda bitti.
hem komik, hem tatlı, hem hüzünlü bir filmdi.
cidden hayatın içindendi.
ayrıcaa
(bkz: bilemiyorum altan) repliğini sonunda bilinçli bir şekilde kullanabileceğimden dolayı bir miktar mutluyum heheh.