bugün
yenile

    kendi kendine konuşmak

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Tanım: Süregelen ve süregiden; reddedemeyeceğimiz, asla kopamayacağımız bir gerçek. Ölüm gibi. Ölmek gibi. Başka türlü yaşamak bu kadar değerli olmazdı. Aynı zamanda çekilmezdi. Neyse. Bir miktar kendi kendime konuşayım ben de. Evet, buraya. Salakmışım, dedim içimden. Aynanın karşısında beş numaralı, acıyan bakışımı takınarak. Çeyrek asırlık hayatımda sadece beklemişim. Tıpası çekilmiş bir havuz gibi, pili bitmiş, öylece sallantısız ve faydasız dikilen bir saat gibi, komodin üzerinde duran yarım bardak su gibi; damlatan bir musluk, buruşmuş bir elma dilimi, rutubetli bir duvar gibi faydasız ve işlevsiz durmuş, başıma gelecek dramatik sonu beklemişim. Kendime iyi bir son yakıştıramamışım yıllarca. Kendimi geliştirmek bir yana, değiştirmeye bile tenezzül etmeden; varlığımı kabul edip bazı şeyleri iyileştirmek için çabalamak yerine, o an dünyanın başka bir yerinde başka bir bedende hayat bulmayı istemişim. Diplere çöküp yeni dipler keşfetmiş, yarım kalmış, öylece durmuş; yaşadığım tonla şey karşısında bolca kendime acımış, bir kadının beni bu dipten çekip çıkarmasını beklemiş -ki en büyük hata budur- ve istemiş, buna olan umudum bitince de hayatın bu keşmekeşine daha fazla dayanamayacağımı fark etmiş, o an da gitmeyi denemiş ve şaşırmayacağınız üzere onu da becerememişim. Yaşamamayı, ölmeye tercih edeceğim türden zamanlar… Bunları bir kenara bırakalım. Kötü zamanlardı. Koyu ve ağır. Siyah. Şu yaşadığım yeni bir dönem. Bir süredir. Artık daha iyiyim. Mutlu değilim ama iyiyim. Mutlu olmadan da iyi olup hayatımı idame ettirebileceğimi de yeni öğrendim. Eskiyle yollarımızın ayrılığına dair kallavi laflar etmeyeceğim. Zaten o terketmese ben de gidemezdim. En azından şimdi gitmiş olmasam da kaldım. Kalabildim. Ama her şeye rağmen, giderayak, barıştık. Ben onunla barıştıkça o benden ufak adımlarla uzaklaştı. Arada bir arkasını dönüp de, bana bakıyor mu diye bakmaktan da kendisini alamadı. Ben de, o da özgür hissettik. Tabii ben, eskisinin yerine gelen bu yeni duyguya ona göre biraz daha temkinli yaklaştım. Artık ölçüsüzce sevinebilirim diye düşünüp de kahkahalar patlatmadım. Kaçırdığım hayatı yakalamalıyım diye de düşünmedim hiçbir zaman. Sonuçta giden gitmişti. Kalanlar bizim olmasa da, olabilirdi. Zamanla. Zaman her şeyin ilacıydı. İnanmasam da, öyle olmasını umuyordum. Temkinli ve düşünceli. Hatta, hala biraz kararsız ve düşünceliyim. Tüm bunlara rağmen şaşırtıcı derecede de dingin… Bu hissettiklerim ve özgürlük bana biraz da masum hissettirdi. Uzun süredir ilk defa kapımı çalan güzel masumluğumu; elimde bir şişe şarapla karşıladım ve karşılıklı oturduk. Dur, dedim. Bir süre kal burada. Hepsi geçti. Geçmese de ben öyle kabul ettim. İnsan bazı şeyleri, değiştiremiyorsa kabul etmeli. Sonuçta bu da bir şey yapmak. Çabalamak. Nefes almaktan daha çok çabalamak. Kadehimi yavaşça rüzgarda sallanan ağaçlara doğru kaldırıp bir süre bekledim. Burada bir şey söylemem gerekti. Hadi, dedim, geleceğe içelim. Edit: İmla. Belirtmezsem yalan söylerim. Şu an yazmadım. Yakın zamanda not defterime karaladığım bir kendimle dertleşmemdi bu. Edit 2: Sanırım doğru başlık bu.
    ... diğer entiriler ...