madem
zeki demirkubuz istedin, al o zaman rakun'um.
geçen gece çocuk hastaydı, ilacı bitmiş. almak için dışarı çıktım. sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. birden durup dururken içim cız etti, baktım yine aynı karın ağrısı... öyle özlemişim ki seni. dönerken bir meyhane gördüm. bir tek içeri girdiğimi hatırlıyorum, bir de rakıya yumulduğumu. arkasından en az dört cigaralık... sonra gözümü bir açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım, başımda bir çocuk ''kalk ağabey'' diyor ''kars'a geldik''. otobüsten indim yürümeye başladım. dedim ''allah'ım neredeyim ben? burası neresi?'' sonra güç bela burayı buldum. kapının önünde durup düşündüm. dedim ''bekir, bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü, bu sefer de geçersen bir daha göremezsin. iyi düşün'' dedim. düşündüm... düşündüm.... ama olmadı. dönmedim. sonra ''bak oğlum'' dedim kendi kendime. ''yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok... kader'in böyle. yol belli, ey başını usul usul yürü şimdi.''
Link