ideal evlenme teklifi

Hemen bir hayal kurayım: Öncesinde bir kaç kere daha buna benzer programlar yapın ki, onlar gibi sıradan bir sıradışı gün yaşayacağını bilsin. Mesela, ansızın kayağa götürün. Ya da Tekirdağ'a köfte yemeye. Tek bir mesajla. "Cumartesi gününü bana ayır." Bitti. Soru yok. Sorsa da cevap yok. Gelelim olay günümüze. Kışın teklif ediyorsunuz diyelim. Yazın kalabalık olur bu yerler. Erkenden uyanmalı. Sıkı giyin diye darlamalı. Sonra gidersiniz evine, arabanıza atlarsınız, istikamet şile. Güzel bir kahvaltı ile başlanmalı güne. Şile'de. Denizi gören, şirin ufak bir aile yeri. Ya da normal bir restoran da olabilir. Çok var oralarda. İsim vermeyeceğim, buradan bir yazar bilir onu. De mi güzel kızım? :) Güzelce kahvaltınızı yaparsınız. Ondan sonra gırgır, şamata. Öğlene doğru biter yemek. Nereye gidiyorsunuz? Atv Safari. Zebra ATV diye bir yer var. İyi adam sahibi :) Mekanı da kocaman. Orada güzel bir tur atarsınız. 2 saat sürüyor. Oh. Hadi üç-dört saat de. Giyinmesi, eğitimi boku püsürü... Maksat eğlence olsun. Sonra çıkarsınız, nereye? Şile sahil. Bu eğlencenin üstüne, güzel bir sahil yürüyüşü yapılabilir. Botlarla kumları eze eze. Mis. Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Arabaya döndüğünüzde kız gidelim sanacak. E hava hafiften kararmış gibi. Siz "Yoo." diyeceksiniz. (Hava eserse bu anlattıklarımı arabanın içinde bile yapabilirsiniz.) Bagaj açılacak. İki kamp sandalyesi, bir masa. Sonra iki tabak. İki kadeh. Çatal, bıçak, vb. şeyler peşinden. İki güzel peçete. (Hepsi uyumlu olacak, söylemeye gerek yok. Plastik piknik seti de almayın yani.) Bir şişe ALKOLSÜZ şarap. Araba kullanacaksınız amk. Evinizde kendi ellerinizle hazırladığınız hafif atıştırmalıklar. Şarabın yanına gidecek şekilde. Ne ağır, ne hafif. Düşündüm de, normal yemek de olur ya. Sonuçta alkolsüz şarap. Hafiftir yani. Yani kısaca, güzel bir sofra çıkacak o bagajdan. Bir kaç kamp lambası da peşinden. Mumlar sönebilir. Hehe. Sonra üzerinize battaniye, polar, alt eşofman falan da çıkabilir. Belki yanınıza ufak bir ateş bile yakabilirsiniz. Maksat sevdiceğiniz üşümesin. Güzel bir yemek yiyeceksiniz. Zaten kız da aptal değilse, o bagajdan sadece bunların çıkmadığını anlar. Yemek bitince şarap faslında açarsınız içinizi. Dürüst olun. Klişelerden kaçının. Samimiyet her şeydir. Yalan söylemeyin. Kadınlar anlar. Bazen yanılırlar ama konu bu değil. Sonra yüzük kutusunun kapağını açıp masaya bırakırsınız. Yavaşça. Zarif. Eğer evet derse de, alıp takarsınız. Ben yaparsam buna benzer bir şey yaparım. Kimse olmadan. Zorunda bırakmadan. Kabul ederse eder, etmezse bitmiştir. Boyumun ölçüsünü alır, siktir olup giderim. Çünkü eğer kabul etmiyorsa ve bunun mantıklı bir sebebi yoksa, sizi sevmiyor demektir. Eğer gittikten sonra peşinizden geliyorsa, ki gelebilir, biraz durun. Eğer hala gitmediyse, o zaman sizi gerçekten sevdiği için gelmiştir. Sıradan bir anda yüzüğü takıverirsiniz parmağına. Sinemada. Ya da yemekte. Alelade bir an. "Şunu tak da başın bağlı olduğunu anlasınlar, ehehehe" bile diyebilirsiniz. Çünkü bir kere kafidir. Bokunu çıkartmayın. EDİT: Ailesi sizi tanımalı öncesinde. Tamam annem babam zerre laf etmez de; bizim oralarda büyüklerin hayır duasını almak diye bir şey vardır. Sizi kız tarafı, kız tarafı da sizi... Bu işler böyle. Bence. Herkesin gönlü hoş olsun.