dna

DNA; tek hücreli ve çok hücreli bir çok canlının yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli talimatları taşıyan, bir çift nükleotid zincirinin helezonik şekide birleşmesinden oluşan bir asittir. Her ne kadar yapılan araştırmalarla, DNA'ya bir kapasite biçiliyor olsa da; aslında bu asidin çalışma mantığı günümüz bilgisayar dilinden oldukça farklıdır. Bu konuya daha sonra geleceğim. Canlının gelişimi, sadece DNA temelli gitmez. Genetik yapı, çevre ile ciddi bir etkileşime sahiptir. Buna örnek olarak, ne kadar doğru olur bilmem ama, kesilen sakalın daha gür çıkmasını verebiliriz. *** Yakın zamana kadar, insan DNA'sının çoğunun hurda DNA olarak tanımlanan, bir işe yaramadığı düşünülen nükleotid yığınından oluştuğu söylenirdi. Bu durumun böyle olmadığı yakın zamanlardır biliniyor. Zaten insan vücudu gibi verimliliğin oldukça yüksek olduğu bir organizmada böyle bir artığın bulunması da biraz güç gibi geliyor bana. Aslında genetik yapı, zaman zaman aktif, zaman zaman pasif olan bir bütün. Bir bütün diyorum, çünkü öyle muazzam bir denge var ki bu sistemde, birbiriyle alakasız gibi görünen eylem ve emirlerin genetik boyutta birbirlerini tamamladığını gözlemleyebiliyoruz. Mesela; "A-T-A-G-S-T" geni azı dişlerinin gelişimini sağlıyor diyelim. Sonra aynı genetik yapının başındaki (T)Timin mükleotidi dönüp başka bir genetik yapıyı tamamlayabiliyor, sonra bu yapı sindirim sisteminizdeki bir emirin yerine getirilmesinde rol oynuyor. Kalan "A-T-A-G-S" yapısı da, gözlerinin sulanmasını sağlıyor. Son olarak; her ne kadar insan genom projesinde, insan genetiğinin tam yapısı çözülmüş olsa da, henüz hangi genetiğin nereyi kodladığı tam olarak bilinmemektedir. edit: İmla