geçtiğimiz gün 2 saatlik uykuyla daha önce hiç gitmediğim bir şehre birkaç mühim işim adına kafa tuttum. yine yenildim.. anladım ki her şehrin dayağı başka, her otogarın siktiri kendine hasmış.
yalnız o ne yolculuktu be öyle. en ufak zamanım olmadığı için sabahtan akşama kadar hiç yemek yiyemedim. güneşin altından oradan oraya koşuşturdum sürekli. akşama doğru bitti işlerim, istanbul'a döndüm. tam eve varıp bir şeyler yedikten sonra kafayı vurup yatma hayalleri kuruyorum, bugün pazar kurulduğunu görüp yapmam gereken şeylerin henüz bitmediğini fark ettim.
o yol yorgunluğunun üstüne bir pazar/market alışverişi + birkaç ev işi yüklendi.. tükendim ulan tükendim. eve geçince bayılacak gibiydim zaten. kan şekerim düşmüş, odağım kayık farkında olmadan aynı sebzeyi iki farklı yerden almışım falan..
önce atıştırmalık bir şeyler yedim, kendime geldim. ki bu gastritimin daha da azmaması için lazım olan var şeydi. sonra da evdekiler için akşam yemeği hazırladım.
tam uykuya dalıcam, sabaha kadar deliksiz uyurum diyorum.. daha demin 4 saatlik bir uykudan sonra ayağımın ağrısına uyandım. zaten uykuya da bu ağrı yüzünden zar zor dalmıştım. şimdi de aynı ağrı yüzünden uyuyamıyorum.
söylenilenler doğru; başkan bu hayat adama harbiden delikli fıçı nöbeti tutturur. gardınızı alın..
dargınım böyle kadere, dargınım, dargın..
edit:
hdjasdhsgd