bugün
yenile

    loser

    11
    +
    -entiri.verilen_downvote
    t: halk arasında "ezik" olarak bilinir. hayatta ne maddi ne manevi hiçbir başarı kazanamamış,özgüveni bir fahişenin namusu kadar olan,toplumdan soyutlanmış bireylerdir. türkçe zengin bir dil,loserlik kavramının karşılıkları çeşitlendirilebilir. pısırık,sümsük,zavallı,yenik.. türkçe bile birçok farklı biçimde loserleri aşağıladı,ana dilinizden başladı hayat vurmaya. loser nedir,kimdir,nerde gezer? kendime göre şöyle açıklamaya başlayayım; loserlik doğduğunuz andan itibaren gırtlağınıza yapışır ve ömrünüzün sonuna kadar da bırakmaz. nasıl bir aileye sahip olduğunuz,nasıl bi çevrede yetiştiğiniz,maddi durumunuz,güzelliğiniz-yakışıklılığınız,yetenekleriniz ve akla gelebilecek her şey hayatın,sizi bir loser olarak dünya piyasasına kazandırma hedefinin kriterleridir. loserler kaybetmeye daha dünyaya gelmeden başlarlar aslında. çirkin olan soyunuzun boktan genini taşıyacağınız doğmadan belirlendi bile. bu,feleğin size ilk tokadıdır. doğdunuz,hızla geliştiniz ve suratı pek de iç açıcı olmayan bir çocuk haline geldiniz. artık bilinciniz açık. anne-babanızın kavgalarına tanık oluyorsunuz ve annenizin soğan doğrarken ağlamadığını idrak edebiliyorsunuz artık. yapımınızda emeği geçen babanın yayında hiçbir gayret göstermediğini görüyorsunuz. korkunç bir baba figürü,dönemin yeşilçam aile saadeti karelerinden kilometrelerce uzak bir aile yaşamı. başkalarına güvenmeye en çok ihtiyacınız olduğu zamanda babanızdan beklenmeyen bir kahpelik. her şeyi öğrenmeye açık zamanlarınızda korkmayı,diken üstünde yaşamayı öğreniyorsunuz. içler acısı.. hayat boyunca büyük önem arz edecek özgüven olgusunun temelleri aile ortamında olabildiğince çürük bir şekilde atıldı. fakirsiniz. okul çağındasınız,üstünüzde abinizden kalma,soluk ve yer yer dikiş izleriyle dolu yine de önlük olduğunu inkar etmeyen mavi bir önlük,altınızda minimum 2 sene giymeniz için alınmış,neredeyse iki bacak genişliğinde,paçaları içe doğru kıvrık gri kumaş pantolon,ayağınızda ise pazardan hiç istenmese de 10 liraya alınmış,naylon,yağmurlu havalarda mutfak süngerine dönüşen bir ayakkabı,üstünüzde de annenizin ördüğü süveter,atkı,soğuğu kısmen önleyen bir mont.. kendini beğenmiş bir çocuk ağlatır seni; -o ayakkabı sahte,kaç para o? -10 lira.. -benimki 80 lira. "anne benim neden yok..?" her fırsatta okul müdürünün duyurduğu,annenize söylediğinizde geçiştirilen ve öğretmenin sınıfın ortasında pat diye sorduğu okul aidatı. varlığından haberinizin olmadığı bir şey; "onur",işte o kırılıyor. "annem yarın vercek öğretmenim.." en sevdiğiniz ders beden eğitimi,hemen top oynamak için takımlar kuruluyor. kazım'ı aldım. hasan'ı aldım. serkan'ı aldım.. bi sen kaldın be. seni de ben alayım bari,geç kaleye. kendinizi diğerlerine kabul ettirebileceğiniz yegane aktivitelerden futbolda beceriksizsiniz ve sürekli gol yiyeceğiniz bilinse de diğerleri oyunun tadını çıkarmak için sizi kaleye soktular ve her gol yiyişinizde suçu size attılar. "ama kimse defansta yok ki.." okulun zorbaları ortaokulda varlıklarını göstermeye başladılar. siz bir korkaksınız. boyun eğmeyi hayat size mükemmel bir şekilde öğretti. fiziksel tacizlere göz yummaya çalıştınız,çalıştınız,çalıştınız. ama bir kıvılcımla "hayır" dediniz. beni rahatsız etmeye hakkı yok! mağara yasalarına göre güçlü olan kazanır,onurunuz için ilk kavganızı veriyorsunuz. beklenen oldu,tüm sınıfın önünde dayak yediniz,sevdiğiniz kız size acıyarak bakıyor. "ama ben haklıydım..?" özgüven paramparça. utanç verici.. lise çağına geldiniz. artık çoğu şeyi anladınız. uğraş vermiyorsunuz anlaşılmak için. sessiz sakin bir köşede oturuyorsunuz. ilkokuldaki toy heves yok. etrafınızdaki gülüşmeler,aşklar,arkadaşlıklar,başarılar.. hepsi sizi teğet geçiyor,yaşam çemberinin dışında dikilmiş içeriyi izliyorsunuz. kimse için önemli değilsiniz,varlığınızı kendiniz bile hissetmiyorsunuz. bi çocuk vardı cümlesindeki "bir çocuk" sunuz. isminizi bile akıllara kazıyamadınız tebrikler. loserlik resmen kanınıza işlemiş,zavallıca.. "benim adım mert.." kimin umrundaysa.. bir kalbiniz var her şeye rağmen. gizli gizli yürütebileceğiniz ve karşılığında hiçbir ücret ödemeyeceğiniz bir eylem,sevmek! sessiz sedasız,parmak ucunda yürür gibi sevmek. kimsenin bilmesine gerek yok öyle değil mi? adı beyza.. ah beyza ah! dümdüz siyah saçları,çalı süpürgesi gibi kaşları,kaşlarının altında buz gibi baksa da yürek ısıtan kahverengi gözleri,her zaman diz hizasında olan kareli siyah etek,yanağındaki ben,kocaman gülmesi için tanrı'nın armağanı olan geniş bir ağız ve onu tertemiz duygularla seven,her gün hayallerine ortak eden,uzaktan hayranlıkla izleyen sen.. söyleyemezsin ona. layık değilsin ki sen ona. senin gibi çirkin birine kim bakar? etrafta o kadar yakışıklı varken,kendisine şans tanımasını istemen güzelliğine hakaret olur. uzaktan uzaktan 3,5 seneni geçir,başkasıyla gülüşmesini seyret,seni farketmesi için çok sevdiği çikolatalı sütü sen de iç,sıkıcı matematik derslerini arka sıradan saçlarına bakarak güzelleştir.. lise bitti. o gitti,diğerleri zaten senin için yoktu. sen onlar için daha çok yoktun ama. liseden mezun oldun ve elinde kalan hiçbir şey yok. kişilik yoksunu,korkak,pısırık,özgüvensiz,yeteneksiz herifin tekisin. düşünceli olman önemli değil,iyi biri olman önemli değil,aşklarını temiz yaşaman önemli değil.. hiçbir şey önemli değil sen losersin,soyutlanmak zorundasın. sen hep kaybettin,bundan sonra da hep kaybedeceksin. "ama insanlar sence de fazla acımasız değil mi? ben istemedim bu hayatı,böyle olmayı. aslında bi tanısalar ne kadar iyi biri olduğumu görecekler" sen hala iyiliğin bi değeri var sanıyorsun,hala losersin,kal böyle. kimse kabul etmek istemese de çoğu insan az ya da çok loserdir. itiraf edeyim yazılanların neredeyse hepsi bendim. bazen kendimden nefret ediyorum,bazen insanlardan nefret ediyorum,benliğimden nefret ediyorum. kabullensenizde kabullenmesenizde loser olduğunuz gerçeğini kendinizden saklayamıyorsunuz.
    2"parmak ucunda yürür gibi sevmek " - florist 11.10.2017 05:15:31 |#3702707
    ... diğer entiriler ...