kettleda süt ısıtmıştı. sonra anneme "porçöz al temizlenir" demişti.
cam şişe içindeki konsantre meyve suyunu musluk tezgahına düşürmüştü. musluk tezgahı kırılıp cam şişe sağlam çıkmıştı.
bir gün bana "niye uyumadın?" diye sordu. "uykum gelmedi." dedim. "uykunun gelmesi için uyuman lazım" dedi.
manavın önünden geçerken bir elma kaptı. "baba niye çalıyorsun" dedim. "olum çalmıyorum, göz hakkı bu." dedi.
yine bir gün üzüm aldı. yine sordum. "adam bunları atacak zaten ziyan olacak" dedi.
çalıştığı otelden elma (ç)almış. sağolsun bir tane de bana getirmiş. "ulan çok güzel bu." dedim. "beleş ya ondandır" dedi.
bana başkanlık projesini anlattı. "ben cumhurbaşkanının yerinde olsam ankara'dan deniz geçiririm." dedi. "saçmalama nasıl olacak o?" dedim. "samsundan dozerlerle kazmaya başlayacaksın, ankaradan geçip, en aşağıdan çıkacaksın." dedi. ciddiydi bu konuda. iyi ki seçimlere girmemiş.
bir gün çiçek getirmiş. annem "sen kesin buna para vermezsin hayırdır?" dedi. "düğünden çaldım." dedi.
başka bir gün annemle çiçek getirdiler. annem "beraber çaldık." dedi.
(bkz: bonnie and clyde)