ben sana mecburum bilemezsin
nickini mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor eksilerin
ben sana mecburum bilemezsin
karmamı seninle kasıyorum.
yazarlar alımlara hazırlanıyor
bu sözlük o eski asosyal midir
karanlıkta başlıklar parçalanıyor
mesaj yeşili birden yanıyor
entrylerde duyar kokusu
ben sana mecburum sen yoksun.
yazmak kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın uçurulur
tutsak silik ağzında yaşamaktan
kimi zaman entrylerini siler tutkusu
bir kaç artı çıkarır yaşamasından
hangi yeşili yaksa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
sözlükte yoksul bir gramofon çalıyor
eski kaoslardan bir cuma çalıyor
durup başlığında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir yan hesap getirsem
format ellerimde ufalanıyor
ne yazsam ne bozsam nereye silsem
ben sana mecburum sen yoksun.
belki yazar alımında yan hesapsız çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız nickaltından
belki formatta uçağa biniyorsun
bütün uçmuşsun tüylerin ürperiyor
belki linç yiyorsun telaş içindesin
kötü entry saçlarını götürüyor
ne vakit bir yazmak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat entrymizi kirletmeden
ne vakit bir yazmak düşünsem
sus deyip nickinle başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli primlerin
hayır başlık böyle olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
-neyse ilhan.