bugün
yenile

    acizlik

    5
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Yazıp yazıp sileceğim belki, ne diyeceğimi de bilmiyorum ama müthiş bir sıkıntı var içimde. Hani Turgut abim diyor ya "anlat deseniz anlatamam, enine boyuna yaşarım ancak" diye. Aynen öyle. Sabahtan beri korkunç bir baş ağrısıyla cebelleşiyorum. Aklıma gelen her türlü şeyi yaptım; bir iki saatliğine kestirdim, ders çalıştım, tv izledim, müzik dinledim, çay/kahve içtim, belki rahatlatır diye duş aldım ama nafile. Hiçbir şekilde kendi bedenime güç yetiremedim. Sonra ne mi oldu? Bana sinirlenmiş gibi gürleyen gök gürültüsünü dinlerken kendimi bir şeyler karalayarak oyaladım. Senelerdir zihnimi kemiren o naçar hislerim gün yüzüne çıktı. Hani deniz bazen dalgalanır da içindeki bütün pisliği döker ya kıyıya.. Ruhum, senelerdir basıladığım o illet düşünceyi bir tokat gibi çarptı yüzüme bu gece. Evet, acziyetten bahsediyorum. Ama öylesine bir acziyet değil he, enikonu böyle. Patlayacak duruma getirircesine. Kendimi nasıl anlatırım bilmiyorum ama örnek vermek gerekirse.. Hani kabusların olur ya, bir şeyden kaçarsın can havliyle. Terin korkuna karışmış bir şekilde. Koşarsın.. Koşarsın.. Atlattığını sanırsın ama bir de görürsün ki aslında hiç mesafe katetmemişsin. inceden bir yaygara koparır, var gücünle çığlık atarsın ama çıkan ses fısıltıdan öteye geçmez. Sonra uyanır, kabus olduğu için sevinirsin. Ben uyanamıyorum.. Hayata odaklanıp kaderin cilvesiyle, gereksiz işlerle uğraşıp bunu unutmak istiyorum. Yapamıyorum. Geçen ne oldu biliyor musun? Piknikteydik. Karanlık çökmüş, hava serinlemiş ve yüzümü okşayan bir rüzgar var. Kardeşlerim top oynuyor, insanlar karıncalar gibi istiflenmiş. Biri telefonla uğraşıyor, biri müzik dinliyor, öbürü çerez yiyor, bir başkası öylece durup insanları seyrediyor. Sonra aniden bir bahar yağmuru çiseliyor, hafiften bir fırtına kopuyor ve ben de dahil olmak üzere bütün bir kalabalık evlerine kaçışıyor. Ufacık bir doğa olayıyla ortalığı velveleye veren koca bir insan sürüsü.. Arabaya gel diye bana seslenen annem ve saniyeler içinde boşalan piknik alanına şaşkınlıkla bakan ben.. Rüzgarın yoldaşlığıyla havada uçuşan poşetler.. Zorlasan; çetin bir savaş sonrası harabeye dönmüş, ıssızlaşmış bir mekana benzetebileceğin bir tablo.. Kesilen çocuk gülüşmeleri.. Ne kadar da tanıdık bir manzara öyle değil mi? Yağmurda, karda yuvalarına kaçışan hayvanlardan tek farkımız adımızın "insan" olması mı? Doğaya karşı ne kadar da aciziz. Doğaya karşı bile ne kadar aciziz. Bir de bu halimizle dünyayı anlamaya çalışıyor ve fikir çatıları altında birleşiyoruz. Bir şeylerin farkındayız aslında. Buna rağmen yere göğe sığdıramadığımız egolarımız, savaşlarımız, taktiklerimiz var. "Kimseye ihtiyacım yok!" Diyerek salya akıtırcasına dünyayı ayaklarımızın altına alıp sert adımlarla yürüyoruz. Heybetimizden yer sarsılıyor öyle değil mi? Takım elbiselerimiz, fiyakalı arabalarımız karşısında doğa bize boyun eğiyor, secde ediyor öyle değil mi? Değil. Benim için değil. Ben Dünyanın ücra bir köşesinde, bir duvar dibine pusmuş, sunturlu bir korkuyla dizlerini karnına çekip ağlayan o küçük kız çocuğuyum. Güçsüzüm. "Eğer ben yalnızsam, yanılmışsam Elimden tut yoksa düşeceğim. Yağmur beni götürecek yoksa beni. " işte böyle, bir baş ağrısına dahi muzaffer olamadığım zamanlarda içimdeki çöplüğün kilidi açılıveriyor. Ruhumun açlığı ortalığa dökülüveriyor. Ben yine biçare izliyorum. Bu his geçmiyor. Ve yine o kabullenemediğim gerçek gözümün önünde beliriveriyor. Ben güçlü biri değilim. insan insana muhtaç. Ölmüş ruhları yine ölmüş ruhlar anlar, acizleri acizler. Ben güçlü biri değilim, birilerine tutunmaya ihtiyacım var. ■■■ "Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var? Böyle bir kız değildin sen eskiden. Sana ne yaptılar.. Sana ne yaptılar.. Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken." Kaybetmeyi anlatma bana, bilmiyorsun.. bilmiyorsun.
    1çok uzun ama okicam lan çok boktan bir haldeym - kacik 21.05.2017 01:27:52 |#3487763
    ... diğer entiriler ...